kurumuş bir ırmağın yatağında geziniyorum
yeni kurumuş çamurla kaplı bedeni
yetememiş belli bir şeylere, birilerine,
yıpranmış farkında olmadan derinlerinden,
içilmiş kurutulmuş mahcup bir duruşu var,
kime neye bilinmez.
gurur kokuyor henüz kurumamış yosunları,kaygan kayaları
kuruyuşundaki gizemi saklıyan sinsi bi gülüşle susuyor
küçük kuytularda kalan su birikintilerine bakıyorum
şu yengeçlerede bakın hele
şu kıvrılan yılana- bakışıyla bile zehir saçan siyah yılana
nasıl da sinsi, nasıl da haince bekliyolar
kaynağın canlanması hayalleri
kayaları parçalıyan, hızla akan suları özlemişler belli
tek becerileri o berrak suları bulandırmak,
bedenini tırmalamak, zehirler akıtmak sularına
onu arzuluyolar haince
ilginçtir onları besliyor sanki ölü nehir
öldürmüyor içini acıtan tırmalayan yengeçleri
-zehirini akıtan yılanları
şu kurbağalara bakın hele
nedir söylemek istedikleri?
bir anlamı varmı acaba bu yakarışlarının?
yeni bir başlangıç, yeni bir kaos, yeni bir serüvenin kutlaması içinde kaldım sanki..
bir ses duyuyorum hepimizin bildiği
heycan veren, umut veren, hayat kokan
...ve ayaklarım sular içinde kalıyor
nehir canlanıyor...
yılanlarda, yengeçlerde bir telaş
en gizli, en ücra yerleri-
ölü nehirin can damarlarını kapma telaşı
kalbine en yakın durağa kurulma heycanı;
kısacası bir savaş hazırlığı sanki
akıntı değil, bulanık bir su - bataklığa dönüşmüş bir nehir yatağı sanki arzuladıkları..
ama güçlü bir akıntı bu
sesi korku salıyor kaygan kayalara ve yüreğime
kıyıya çıkma, bu gizli savaşı izleme zamanı geldi..
sade bir gaye belirdi içimde
sonuca dokunabilmek
gözlerimle, yüreğimle, tenimle
üşümeden ve boğulmadan
Kayıt Tarihi : 10.3.2005 17:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)