Yeni Bir Şey Söyle "Göçmen Kuşum"
Aynı Serenat, Aynı Nakarat
Yorar İnsanı!
Yeni Bir Şey Söyle Göçmen Kuşum,
Söylenmemiş Olsun...
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Sevgili Kardeşim Metanet Yazıcı,
Gönül incileri ile kaleme alınmış, duygu ve düşüncenin en keskin biçimde mısralara aktığı nefis bir şiir olmuş
Güçlü kaleminize yakışan şiir için tebrik ve başarı dileklerimi gönül sayfanıza bırakıyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. BODRUM.
Sevgili Kardeşim Metanet Yazıcı,
Gönül incileri ile kaleme alınmış, duygu ve düşüncenin en keskin biçimde mısralara aktığı nefis bir şiir olmuş
Güçlü kaleminize yakışan şiir için tebrik ve başarı dileklerimi gönül sayfanıza bırakıyorum.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz. BODRUM.
Duygusuyla, anlatımıyla, etkileyici bir şiir okudum. Değerli paylaşımınızı ve güçlü kaleminizi içtenlikle kutluyorum. .+.+. Saygı ve sevgi ile kalın.
'Topraktan geldik yine toprağa döndürüleceğiz', bir avuç toprak uğruna sürdürülen yaşam boşa gitmiş demektir, Rabbim geldiği ve gideceği yeri unutmayanlardan eylesin, hoş anlatımıyla çok anlamlıydı şiir canı gönülden kutlarım sevgiler...
Yüreğinize sağlık kaleminiz daima su gibi durmadan aksın
yazan kaleminiz dilerim hiçbir taşa takılmasın
ilham periniz daima sizinle olsun yürekteki sevginiz asla bitmesin
kaleminizi ve sizi candan kutlarım çok güzel olmuş
Saygı ve sevgilerimle
'İŞTE BÖYLE SAHİPLENİLİR SEVDA' dercesine... Her zorluğun karşısında dimdik duran, yılmayan,
Konduğumuz toprağı NAMUS belleriz
Can'ı Sancağa siper ederiz..
Vurulsa başımız, sürgün verir diriliriz.
Sevdamızı böyle sahipleniriz..
Diyen mert bir yürek sesi. Güçlü bir kalem. Kutluyorum içtenlikle Metanet hanım. Okumak büyük zevkti. Hele de içinde bulunduğumuz şu ortamda okunması, okutulması gerekli bir şiirdi.Nicelerine Sevgim, saygımla...
HANGİ ANIMIZIN BENZERİ VARDIR Kİ?
Büyüklerimizin evlerinde, salonlarının en mutena, en müstesna yerinde sarkaçlı veya guguklu duvar saati olurdu. Her yarım saatte bir gong vurur veya guguk sesi duyulur; her saat başında da o saatin sayısı kadar gong vurur veya guguk kuşu kafesinden çıkar, “guguk, guguk!..” der, girerdi…
Zamana ayarlıydı her şey.
Durmaması için kuran da insan eliydi, sevecen yüreklerdi; zamana ayar veren de, zamanı renklendiren de sımsıcak gönüllerdi…
Hep aynıydı, yarım saat vurguları, sesleri…
Hep aynıydı saat başı gongları, gugukları…
Onları farklı kılan ve hatta zamanı durduran yahut harekete geçiren yine sevecen yürekler, yaşama azmine sahip, hayatı bilerek ve isteyerek yaşayan güzel yürekli insanlardı.
Demem o ki, zaman durmuyor. Zamanı durduran da bizleriz; akmasını, sular gibi coşmasını sağlayan da bizleriz.
Penceremizin pervazına konan yahut kapımızın önündeki ağacın dalına konup kalkanı göçmen kuşu da belki aynı kuştur.
Ola ki, annesiyle aynı yolu tutan, aynı göz izlerini takip eden, aynı kanat çırpışlarının sayısını hafızasına kazımış bir yavrunun konuşu bile olsa, biz fark etmesek de, aynı neslin devamıdır, konup kalkan göçmen kuşu.
Aynı serenattır, onu hayata bağlayan.
Aynı rüzgârın esintisi eşliğinde öğrendiği, dinlediği ve söylemesi gereken, şakıması gereken aynı musikinin tekrarıdır, söyleyen yürek değişse de…
Aynı mekânın aynı dalıdır konulan yer.
Aynı mekânın aynı penceresidir seyredilen yer…
Bizleriz değişen…
Bizleriz zamanı durduran yahut hareketlendiren…
Söylenmemişi söyleyecek ses bulunur belki. Bulunabilir bulunmasına da…
Ya dinleyecek kulak?
Yeni bir kulak mı dinleyecek?
Yeni bir ruha bürünmüş, yani kendini yenilemiş bir kulakla mı dinlenecek, o değişmez gibi görünen serenat?..
Öyle şarkılar, öyle türküler, öyle nağmeler, öyle güfteler vardır ki; dinle dinle insan doyamaz. Oku oku, tekrar tekrar kendini okutur güftenin kelimelerine sinmiş sımsıcak duyguların esintisi…
Bu şiiri okurken Celal Güzelses’ten çok güzel bir uzun hava tarzı müzik dinliyordum. Bir daha, bir daha dinlemekten bıkmadım. Sanki mülhem kaynağı oluvermişti bir anda. Beni şiirin içine daha çok sürüklüyor, duygulandırıyor, şiirin özünü görmem için yepyeni kapılar, pencereler açıyordu.
Henüz girişinde dolandığımız bu satırları okuyanlar bu uzun havayı dinleyerek okurlarsa beni daha iyi anlayacaklardır. Şiirin de kapılarını, pencerelerini aralayacaklardır.
Gidenden haber bekleyen bir sevginin varlığını, konup kalkan ufacık yürekli göçmen kuşunun kalp atışlarının heyecanını, sıcaklığını; sesindeki garipliğini, özlemini çok daha içten hissedecekler; çok daha yeni bir tınıyla, yeni bir duyuyla hissedeceklerdir.
*
Silmedin Gözyaşını
Silmedin gözyaşını aşkın ile ağlayanın
Vay ahvaline zalim sana el bağlayanın
Öyle zalım açtı nigahın kılıcı sineme ki
Parelendi ciğeri yarelerim bağlayanın
Şem’a pervaneyi yaktığı için yanmadadır
Ciğeri dağlanır elbette ciğer dağlayanın
Celal Güzelses
(https://www.izlesene.com/video/sebahattin-atik-silmedin-gozyasini/7844141)
*
Sözler böyle.
Belki biraz eski kelimeler var gibi görünüyor. Hiç önemli değil. Bir de musikisiyle dinleyin ve hem şiiri okuyun, hem de yorumu.
…
Sevdasını beklemek…
Sevdasına sadakat göstermek…
Sevdasına yeniden sürgün vermek…
Zamanı durduran yürek!..
Kalp atışlarına da mı engel koydum?
Sevmelerin en âlâlarına da mı mani oldun?
Sevmeyi öğrenmiş, sevmenin en güzellini yaşamış o canı susturmak, o ruhu dondurmak hak mı?
Dünü, dünün güzerliklerine sarıp sarmalayıp başköşemize asmalıyız, guguklu saat gibi…
Varsın saat başlarında vuran guguk aynı olmasın…
Gongun sesi donuk olsun, yeter ki yürekler donmasın.
Yeter ki, sevdalar yeni sürgünlerle hayat versin, ruhlara, gönüllere ve yeni zamanlara…
Sonbaharda yere düşen sarı yaprakların yerini, yeniden bahara eren sürgünlerin uçlarında yeşile dönen tazecik yapraklar bürüsün…
Yeter ki, gönül topraklarına düşen sevgi tohumu hep yeşersin.
Görünüşte aynı sürgünün dallarını hatırlatsa bile ne dal eski dal, ne yaprak eski yaprak olacaktır.
Tıpkı bahse konu göçmen kuşu gibi…
Hoş geldin penceremin pervazına konan göçmen kuşu.
Safa geldin, gönül dalımın yeşil yaprakları arasındaki nağmekârı.
Gönül diyarının konargöçer sevdalarının ansız ve benzersiz gidişlerine ve gelişlerine selam olsun.
Sımsıcak yüreklerde hayat bulan sevdalar daim olsun…
Metanet Hanımı gönülden kutluyorum.
Dünden güne, hasretten yüreğe, dilden kulağa inikas eden hatıraların iptilasını çok güzel ifade etmişler…
Var olun efendim, daim olun.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
NOT:
Bir iki düzeltme yapılması ricasıyla:
“Hasretin A, B, C’ini yazmışız,” –A, B, C’sini -
“Acılar yıldırmaz, daha da bilenir’iz!” yerine –bilenir/iz!- bileniriz! – iki türlü de olabilir.
Hikmet Çiftçi
01 Mayıs 2016
O sevda ki 'özü topraktadır', tohumu binlerce yılın el emeği, göz nurudur..
O tohum ki kutlu ecdadımızın genlerini taşır, Bozkırlarda yeşerir, çiy damlaları yeter yeniden yeşerir, sürgün verir..
Sevdalarımızın 'konar göçer' halleri kimseleri şaşırtmamalı. Yurt tuttuğumuz her yere taşırız.. Koruruz onu, namus biliriz..
Yeter ki o göç gönülden, gözden düşmekten olmasın.. Hatırı vardır bir selamın, bir lokma ekmeğin, dostluğun, kardeşliğin..
Çok güzel bir şiir.. Bizi, kültürümüzü, töremizi için katan..
Kutlarım Metanet Hanım..
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta