her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bakış açısına göre değişen kavramlar
Kalemin ucunda, hece hece,
Uzaklara aşk dalıp da
Hayâl kurulan bir İsim,
Bana anlatsanıza yalnızlar
Kimin fikrinde yanmak için
Bu tekrar, tekrar, firarlamalar...?
yüreğimin yükü ağır
sırtımda...
çuval çuval "kambur" virgüller,
kelimelerle
içim yanarken susuzum
her şey'ler akıp gidiyor
o "nokta" patlamasına..;
cümlelerde
çâresizliğime yandığım
işte bu'dur
benim ağlama sebebim!
Kavram akışına töre yetişen bakışlar
Kelâmın suçunda, gündüz-gece,
Uzaklarda aşk yanıp da
Gerçek kaybolan bir resim,
Bana anlatsanıza yıldızlar
Kimin aklında kalmak için
Bu firar, firar, tekrarlamalar...?
ŞİİR KOKULUM
Şubatta yağan kar taneleri gibiydi sana olan sevgim;
Öylesine temiz, öylesine narin.
Ve sen nedense bir türlü kışı sevemedin.
Yaktığın ateşi söndüremeyip, sonunda ikimizi de erittin.
Söyler misin,
Şimdi hangi baharın gecesindesin?
Kurduğum her cümlenin gizli öznesisin.
Gecelerimi uzatan, ömrümü kısaltan dar ağacım benim.
Kusuruma bakma ne olur, sadece sensizim .
Unutmayı denedikçe umudumda hapsoldum.
Söylemek istemiyorum ama sanırım yoruldum.
İstanbul kadar kalabalıksın,sokaklarında kaybolduğum.
Hoşçakal kır çiçeğim, hoşçakal şiir kokulum...
Alper Kaya
DOĞMAYAN GÜNEŞİM
Sensiz, gecelerin işleyişi çok başkaymış,
Sabah uykusuz hissettiğim bir anda geçen o geceler
Şimdi yalnızlığımın üstüne çöken ağır bir yorgan misali
Yıldızlar sanki geceden daha karanlık bir o kadar da asi.
Yüreğimin geceden hiçbir farkı yok emin ol,
Seni kaybettiğim her geçen gün biraz daha koyulaşıyor hatta.
Tek çare ise, geceyi aydınlatan güneş gibi ruhumu aydınlatacak biri.
Ve kuşkusuz o kişi sensin.
Çünkü sen;
İçimde yeşerecek ümitlerimin kaynağı,
Kalan ömrümün sağlığı,
Yarınlarımı ferahlatacak umudumsun.
Benim her an parıldayan güneşimsin,
Ne olur çık yeniden, özgürlüğüme kavuştur beni.
Artık karanlığa bakmak istemiyorum göster kendini.
Sen benim bu gecemin sabahısın,
Yanımda olmasan da neyse ki hayattasın...
Alper Kaya
Nedir bu güzel şiiri beğenmemek ve yapılan güzel yorumlara kızıp olumsuz butonuna basmak anlamadım.? Ben insanları ideolojileri ile değil başarısı ile değerlendiririm ve başarmış yılmaz erdoğan..
Okunası güzel bir şiirdi. tebrik ederim. selam size.
hainlerin allah belasını versin ...
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
Tanrım iyi ki şiir var!
Açık, akıcı, sade, özgün; imgeler mükemmel ötesi...Yılmaz Erdoğan bu, 'şiir' olsun diye şiir yazmaz...'Sana bakmak suya bakmaktır/ Sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır.' Su hayatın başlangıcıdır, o başlangıçtan 'sen' doğmuş, yüreğime girmişsen bu bir mucizedir. Hiçbir şey bu mucizenin yerini dolduramaz. 'Gül' bile yetersizdir bu mucizeyi anlatmaya, olsa olsa 'gül' 'sevgili'ye benzer, 'sevgili' 'gül'e değil... O zaman bu mucizenin değerini bilip yaşatana 'aşk' olsun !..
Yılmaz Erdoğan yine başarmışsın..Kelimeler esir alamamış sen konuyu kelimeleri alıp elinde şekillendirmişsin hoş ve güzel bir şiir çıkmış ortaya..
Saf ve coşkulu bir sevginin ışıltısı, doğanın tüm güzelliklerine vurup yüreğe yansımış.
Kutlarım, saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 164 tane yorum bulunmakta