Ne kura kura eskitemediğimiz hatıralar
Ne ıstırabın verdiği o yüce gurur
Ne de en pahalı avuntuları İstanbul'un
Artık bitmiştir bu anlamsız kumar
Kaybettikçe oynadığımız bu garip oyun
Sevmek, yine de sevmek, daha da sevmek
Tiryakisi olduğumuz bu şahane azap
Bu en güzel zehir, bir türlü kanamadığımız
Ben alabildiğine çılgın bir genç adam
Sen o gün batımı, doyulmaz güzel kız
Tüm evrene kör, geçip giden yıllarımız
lakin dinlemez oldu geçmişin sesini
artık yitirdi gönül tüm tesellisini
Bu ebedi yalnızlığın mahkûmu döşek
Bu kapı bu pencereler, bu duvarlar
Geceler en yalan yerlerinde böler uykularımızı
Bir sıcak nehir yanaklarımızdan akar
Ve çehrelerimize düşmanca bakar
Aynalar...geceleri...aynalar
Sen nazarlarında en eski özlemleri büyüten
Bilmem hangi asırdan kalma sarışın kadın
Gözlerin bir kirli yeşil, saçların darmadağın
Ve alkole doyamayan, yaşlı bir serseri ben
Nedensiz, başıboş, sorumsuz bir ruhun
Oyuncağı olmuş, günden güne tükenen
Bu şekilsiz, bu anlamsız, bu zavallı beden
Artık bir acısız bitiştir tutkuyla beklenen
doğmuşuz, tanışmışız
ve sevmişiz birbirimizi
bir yağmurlu gecede bize sormadan
kaldırıp gitmişler cenazemizi
bundan ötesi yok zaten yaşamlarımızın
Kayıt Tarihi : 24.9.2003 17:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!