Güneş çölü, çöl ayaklarını yakmakta Yozgat’lı Abdurrahman oğlu Ali’nin
Ağıtları yakılsın bundan sonra, türküleri söylensin Yemen’in
Yol uzun, gece uzun, hasret uzun, uzadıkça uzamakta
Ne hasretini çektiği yara, ne de yavrularına
Abdurrahman oğlu Ali yol boyu Yemin ihanetine ağlamakta.
Aylar var ki yollarda; Unuttu açlığı, uykusuzluğu,
Sinesinde kavrulan yürek unuttu susuzluğu.
Gökyüzü hüzünlü, bulutlar başıboş pare, pare
Açmış avucunu duaya, beş vakit ağlamakta minare
Zaman akıp gitmekte, hızla gelmekte yolun sonu
Düşündü; Abdurrahman oğlu Ali bir an sülalesini, soyunu.
Tirşe rengi bulutlar içinde, gördüğünde köyünü
Küllenen yüreği kor oldu, yaktı üzerindeki önlüğünü
Kimse karşılamadı Abdurrahman oğlu Ali’ yi köye girdiğinde
Oysa ağıtlar yakılmıştı ardından Yemen’ e gittiğinde.
“Yemen bizim neyimize,
Kalk gidelim evimize,
Ali Ağam gitmeyesin,
Ateş düşer köyümüze “
Ateş düşmüştü köye lakin ortada yoktu yanan
Aradı gözleri heyhat çıkmadı kendini bir tanıyan.
Kararını vermişti, eğer kendini kimse tanımazsa
Çekip gidecekti bu ellerden boynuna sarılan olmazsa.
Toplanıp başına doldular gulyabani Tanrı misafirinin
Perişan gördü çocuklarının anasını, otururken önünde evinin.
“ Burası Huş’tur.
Yolu yokuştur
Giden gelmiyor
Acep ne iştir.”
Ano Yemen’dir
Gülü çemendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir.
Tanıdı;
Eşini, dostunu, canını, cananını lakin onu kimse tanımadı.
Hasretle yanan korlu yürek tutup da kimseye sarılamadı.
Çıktı bir zat, atıldı öne:
— Kim bu adam, neci?
— Kim olacak canım baksana dilenci.
— Pek dilenciye benzemiyor, lakin saçı, sakalı
— Dilenci dedik ya, baksana yırtık yakalı.
— Her neyse kendine soralım, Emmi nereden gelirsin
Abdurrahman oğlu Ali ağlamaklı:
— Yemen’i bilir misin?
— Yemen mi? Hani şu bizim Yemen.
— Bizimdi…
— Git işine emmi! Yok ki ordan geri gelen.
— Var mı bu köyden, kimi tanırsın gidenlerden?
— Ali Ağam gitmişti yıllar önce bizlerden.
Hasret tükenmekte, hasret sıkmakta, hasret daralmakta
Bir yanı çek git derken, bir yanı kal diye yalvarmakta.
Hala tanıyan çıkmadı Abdurrahman oğlu Ali’ yi, o ise beklemekte
Derken bir çocuk çıka geldi elinde bir parça kuru ekmekle.
Verdi elindeki kuru ekmeği orta yerde duran köpeğe
Köpek umursuz, dönüp bakmadı bile ekmeğe
Yemen de çöl bile yüreğini böyle kavurmadı,
Doğruldu yerinden Abdurrahman oğlu Ali,
Daha fazla dayanamadı.
— Çağırın şu duvarın dibinde oturan biçare hatunu gelsin.
“Gelse ne olacak, zavallı, kim olduğumu nereden bilsin.”
— Ne yapacaksın o hatunu, onun derdi kendine yeter
— Ali ağam gideli Yemen’e, O ölüden beter.
— Hasret öldürmez oğul, onun da ölmediğinden belli
— Peki, ne kadar oldu. Ali ağanız Yemen’ e gideli.
— Üç yıl
— Beş yıl
— Yedi yıla yakın.
— Peki, Yemen’de Şehit olmasın sakın.
Gök gürültüsü gibi sanki Abdurrahman oğlu Ali’nin sesi
Kesildi yanı başına gelip oturan hatunun ağlama sesi.
“ Tarlalar da olur yemiş,
Uzar gider vermez yemiş
Şu Yemen de can verenler
Bir Âlim, biri Memiş. “
Düştü Abdurrahman oğlu Ali’ nin içindeki çığ en yüksek yerinden
Sarılmak istiyor yanı başında duran karısının boynuna; Lakin!
Unutulmak; Küf farın kılıcından fazla yaraladı hem de çok derinden.
“ Çekip gideyim; Nasıl olsa unutulmuşum beni öldü bilsinler,
Kimi mecnun dedi, kimi dilenci, varsın ne derlerse desinler.
Ya Allah! Yolcu yolunda gerek, vakit dar gitmeliyim
“ Allah’ım sen büyüksün. Bu acıya ben nasıl sabretmeliyim.”
Derken çıkageldi bir genç: Bir hikmet var bu işte;
Dün gece Yemen’den gelen birini görmüştüm düşte.
— Kendine gel Hasan Ali, Yozgat nere, Yemen nere
— Düş değil mi bu? Hicaz’ a da gider Yemen’e de
— Bu adam dilenci değil, benim düşümde gördüğüm adam.
— Kim ne derse desin bu adam; Vallahi bu Ali ağam.
Zaman durdu, çığlıklar gök kubbeyi parçalamakta,
Kadın, kız, kızan herkes birbirine sarılıp ağlamakta.
Abdurrahman oğlu Ali yorgun, çileli eşine sarılmakta
Çileli kadın; Sevincinden ayılıp, bayılmakta.
Her kendine gelişte kalkıp sarılmakta boynuna
Döndü Abdurrahman oğlu Ali akrabası, soyuna:
— Hasretiniz benim, Abdurrahman oğlu Ali’yim.
— Nasıl tanımadınız?
— Ben Yemen’de ölmedim.
— Lakin beni Yemen’den beter yaraladınız…
Ereğli, 26 Mart 2004
* Hikâye: Yaşanmış gerçek olaydan alınmıştır.
Yüksel Erentürk YılmazKayıt Tarihi : 8.4.2009 16:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yüksel Erentürk Yılmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/04/08/yemen-den-beter.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!