_ Yabancı bir dildeki türküye öykünüp
sunturlu leylak rengi siste ayaklarımı çeldin
ve kırık yağrınla öksene takılıp şeddelendim
artık yaprak gibi çırpınmak faydasız takıldığım bu dalda
şimdi kederin sığınağı gün eriyor ömrüme.
_ Yardım et bana ergen rüzgâr
dağların çukurlarında beşik yumuşaklığı var
sığınak arayan yapraklarla ört üstümü çimenlerde
tepemde esridi artık dönmekten bulutlar
güneş dersen
zaten körkütük sarhoş.
_ Bırak sürgün vereyim
bu son gecede
ıstırapla mıhlandığım yemyeşil dağlar
biçilmiş bahtıkara yıldızlar gibi saç beni ormanına
yada hiç gitmediğim o şehrin eski bahçelerine
bu şedit aşk karşısında yine umarsız kaldım.
_ Çırpınıyor kulaklarımda kelebekler
yoksa rüzgâr mı bu ıslık çalan huzur veren ışığın akşamına
tembel yürüyüşlü yıldızlarda çıldırmış olmalı
yırtıcı su parıldıyor cılız dereden mutluluk şakıyarak
yağmur süpürüyor elimde kalanları yol kenarlarına.
_ Artık bende umut bitti
görkemli ve acılı günbatımında
yapayalnızım
sadece kabaran dalga dalga ölüm sisinin büyüyüşünü seyrediyorum
yitik manzaralar geçiyor penceremden yağmurun tonları koyulaştığında.
_ Yine seni andım
tek başına
İnanna!
Dallarını geceye yayan bu ulu çınarın altında.
Enver Levent Batur
Kayıt Tarihi : 1.7.2017 14:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sümer şairlerine göre Tanrıça İnanna, toplumun süsü, Sümer'in neşesidir. Akadlarda İştar, Musevilerde Astartes, Yunan'da Afrodit, Roma'da Venüs adını taşıyarak yüzyıllar boyu çeşitli toplumların efsanelerinde yaşamıştır. Venüs yıldızını temsil etmektedir. İnanna'yı Sümerliler yaratmıştır. Kadınlarda izledikleri, görmek istedikleri bütün nitelikleri, onun şahsında toplamışlar, onu yüceltmiş, ona tapmış ve hakkında yığınlarla şiir, hikâye yazarak onu ölümsüzleştirmişlerdir. O, güzelliğin, şuhluğun, çekiciliğin, şefkatin, hırsın, kavganın, önderliğin ve en önemlisi bereketin ve çoğalmanın sembolü olmuştur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!