Bir haber gelse gökkuşağından, içinde sen olsan
Damla damla muştulansan yüreğime, içime dolsan
Yedi renge boyasan yedi yerinden kalbimi
Ben mumdan bir gemi olsam, sen ateşten bir deniz
Dönemem artık geriye, erisem de beraberiz
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
aslında yüreklerdeki isyan tam bitmemiş.
devamından vuslat şiirleri çıkar dilerim.
güzel bir çalışma olmuş.
tebrikler.
Bir kaç kıta daha ilave edilebilirdi güzel olmuş dilinize sağlık.
Gelincikler
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda
işi iş kasabanın
su yüzlü çocuğun işi iş
bir de poyraza döndü mü hava
başlar masmavi damarlar fışkırmaya yanaklarından
faytonların turuncu tekerlekleri
yansır gaz tenekeleriyle çevrili bahçelerde
asılı çamaşırlarından bir tutam çivit kokusu alıp gider
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda.
saat onikilerde
postanede mektup yazan adamlara bakar bir semt delisi
durmadan bakar
ki o mektuplar nereye giderse gitsin
öylesine uzundur ki kasaba
gelinciklerden bükülmüş bir ibrişim gibi
gidip gelen mektup zarflarıyla tarif edilebilir ancak
içlerinde kar serpintisi
içlerinde bozkır
içlerinde herkesin bir güneyi olan
ve marangozlar upuzun kayıklar yaparlar bunun için
kesersiz, çivisiz, elsiz
sadece ruhlarından
o kayıkları içinde domates doğranan bir akşamüstünde yüzdürürler
canlanır suya değince hemen
bordalarındaki nakışlar
bir derya gülü alıp başını gider.
yeter ki görünsün gelincikler
önce tek tek görünsün sonra topluca
usta bir doğramacı gibi kırmızılar doğrar kasaba
gelincikler indi mi çayırlardan
su bardaklarına, berber dükkanlarına girdi mi
duvarlara sicimle tutturulmuş şişelere
girdi mi bir kere
-aynaları boğacak neredeyse
-taşlıkları basacak sel gibi
o zaman...
tam o zaman
marangozlar mis gibi rakılar içerek kayıklarında
konuştukça binlerce kayık
konuştukça binlerce köpük, binlerce kıyı olurlar
ve nedense bir vapur bizi alıp götürecekmiş gibi bakarız bir-
birimize
unuturuz sonra alıp başını gitmeyi de
yeter ki iki dudak arasına konsun gelincikler
ipince bir ıslığa yerleştirilsin
türküler süzsün tüveyçlerinden
kahveler eski renklerine boyanır yeniden
biralar ciğ ışıkta bile parlak
yıkanır tertemiz oluncaya kadar yaşamak.
gerçekte bir sevinç, bir mutluluk yok değildir yüreklerimizde
sevgiler umutlar yok değildir
öyleyse neden çabuk küseriz birbirimize
çabuk öfkeleniriz
durup durup böyle hüzünlenmemiz neden
anlamıyoruz da ondan mı yoksa
bir bütün olduğunu mutluluğun
umudun bir bütün olduğunu
seziyor muyuz yalnızca
baktıkça gelincik tarlalarına uzaktan
öyle bir arada güzel
yaşamanın lezzetini
kanımızı tutuşturdukça gün günden
buğusunu saldıkça
bir tütün dumanı gibi yaktıkça genzimizi.
Edip Cansever
yokmu bi haber. ama şiir harika olmuş..tebrikler..
Bir haber gelse gökkuşağından, içinde sen olsan
Damla damla muştulansan yüreğime, içime dolsan
Yedi renge boyasan yedi yerinden kalbimi
Ben mumdan bir gemi olsam, sen ateşten bir deniz
Dönemem artık geriye, erisem de beraberiz.
Son zamanlarda bu kadar anlamlı bir dörtlük okumamıştım. Yüreğimden vurdunuz.... Kutlarım.
tebrikler hemşerim
Beraber olun ama erimeyin
Harika bir şiir candan kutluyor sevgilerimi sunuyorum.
MEHMET ALİ ŞAHİN
çok güzel bir final.tebrikler selam ve dualarımla
Mana deryasında...Güzel bir seyyah...gidişi güzel..Bakışı güzel....Gözlerden kayboluşu güzel....Sağlıkla kal Dostça kal..Tam P.
Nietzsche ''Beklemek ahlaksız kılar adamı..'' diyordu.
İnsanın zamana karşı seviyi kovalamasının nedeni bu işte...
Tebrikler Sayın YILMAZ.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta