Yedinci 17 Ağustos Şiiri - Burhanettin A ...

Burhanettin Akdağ
293

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Yedinci 17 Ağustos


(Unuttuk Artık Her şeyi)

Doksan dokuzun sıcak yazıydı
On yedi Ağustosa vardığında takvim
Sıfır üç sıfır ikiye kilitlenirken yelkovan
Uğultuyla, topyekün üşüştü felaket kurşunları
Bellekler burgulandı milim milim
Viran küllerle savruldu batı yakası
Külliyen sökün etti zamanın intikamı
Hayatın anlamı baştan sona sorgulandı
Ezelden ebede.

Hazindir,
Tablo çok çarpıcı bugünlerde
Sanki hiç yaşanmamış, bizi yere sermemiş âfat
Ne kimseler ölmüş, ne de mutsuz değil kalanlar
Hiç mi ders alınmayacak?
Nefislerden nasıl da taşıyor duyarsızlık
Bu kadar da olmaz cinsinden
Adeta tersinden okunuyor her şey
“Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür”
Boşuna söylenmemiş zahir.

Hani,
Ne oldu heyecanlı hamasi nutuklar?
Nerede enkaz üzerinde gürleyenler?
Hangi hazanda yok oldu cek’ler, cak’lar?
Çıkın ortaya umut tacirleri
Fena sobelendiniz, bilesiniz
Belgelendi beceriksizlik ve maharetiniz
Uçup gitti bol kesenden dağıttığınız boş sözler
Dibine ışık veremeden eridi mumdan vaatleriniz
Daha makam otonuzun kapısı kapanmadan
Yele, toza karışıp üryan oldu umutlar.

Ey etkili ve yetkililer!
Hiç dikkatlice baktınız mı?
Gece ayazında parlayan korkulu gözlere
Okudunuz mu çaresizliği?
Sildiniz mi feryadın kuruyan gözyaşlarını?
Ne ile sardınız onmayacak yaraları?
Cevap mı? Koskoca bir hiç
Buraya kadarmış hayal yolunuz.

Ah! Gariplikler şampiyonu ülkem
Vah benim çilekeş, cefakar insanım
O kadar hızlı akıyor ki zaman
Değil dünü, sabahı unutturan ihanetler
Eğlence üzeri şamata ekranlarda diz boyu
Bohçalanmış gözlerden, acı gerçekler
Acaba unutmak mı istiyoruz her şeyi?
Sanki hayatın acımasızlığına nazire yaparcasına
Bilemiyorum,
Ama şunu bilirim ki
Unutup sildik beyinden kareleri
Sırayla, tek bir iz bırakmadan ibretten.

“Unutmayacağız” kelimesi,
Öylesine boş ve anlamsız ki şimdi
Neleri unutmadık geçmişte
Selam vermez, verileni almaz olduk
Belki borçlu çıkarız telaşından
Yazık, çok yazık.

Ne hale getirildik sonunda
Görün ağalar
Yine söylenecek uyutmak için ninniler
Kurtaracaklar(!) hayalleri hayalden
Sormalı şimdi,
Tutabilirler mi umut bulutunu yürekleriyle?
Bent olabilirler mi hüzün sellerine?
Ne gezer, heyhat!
Duyar gibiyim “hayır” inlemelerini
Kem küm teklemeleriyle boğazlar düğümlenirken.

Aşamazlar ki beceri ve maharet çıtasını
Düşler bile, bir an olsun gülümsetirken
Ne hükmü olur çatısız vaatlerin
Kim, nasıl sığınabilir?
Gerçeğe toslayınca yer ile yeksan olan
Sahte, temelsiz kumdan kalelerinize.
Ne kadar güvenilir?
Daha rüzgar esmeden devrilen
İskambil kağıdı sözlerinizin andına.

Hala yanıyor için için
Yarınsız yüreklerdeki ateşler
Üşenmeden elem üfürüyor zaman
Deliyor sessizliği umarsız feryatlar
Yol tutuyor bilinmez hedeflere
Karanlık çöküyor hasretin bedbaht damarlarına.

Hiç serinlik düşmüyor gözlere
Esrara bürünmüş hayaller seçilmiyor
Silinmiş “yarın” sözcüğü dillerden
Her an kâbus, hep karabasan
Geceyle başlayan her yitik gün
Acımasız naralarla göz kırpıyor
Umarsız, karanlık sabahlara.

Çilekeş, kederi yorgun insanım
Hep unutulmak, hiç hatırlanmamak kaderin
Elvermiyor yarınlar metanetine
Hak mıdır sana giydirilen vefasızlık?
Ne zor şeymiş sahipsizlik Allah’ım!
Yok ki arayan soran, geçtik dost elinden
Hangisine daha çok yansak?
Bilmiyorum, üzgünüm, yangınım ezelden.

Ah benim çilekeş insanım,
Ağlarsa analar ağlar
Bir de bu fakir, çile ortağınız
Gerisi ne mi olur?
Yalan ağlar, yalan bağlar
Bizimdir kalan sağlar.

Geçen yedinci on yedi Ağustos bu
Unuttuk felaketin haddini, hududunu
Bir şey ifade etmiyor rakamlar
Âhım bin bir tepeden yağıyor
Öyle gaflet ki, bilemedik ders almayı
Her an ziyaret edecek olan ibretten
Boşlukta inliyor hırçın feryadım dostlar
Sol yanımdan yaman esiyor arsız rüzgarlar
Aman vermiyor yüreğime çöken yanardağ
Sönmedi, sönmeyecek harap sızılarım
Yok ki kanadımız, uçardık belki umuda.

Şunu iyi biliyorum
Söndürmeyeceğim ibret meşalesini
Unutturmayacağım duyarlı yüreklere
Haykıracağım semaya
Hatırlatacağım ömrüm oldukça herkese
Ağlatacağım nadan gönülleri
Siz de ey insanlık!
Unutmayın, asla unutturmayın
Susmayın.

(17.08.2006)

Burhanettin Akdağ
Kayıt Tarihi : 17.8.2006 00:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bugün yine yeni bir 17 ağustos. Tam yedi asır yılı geçmiş üzerinden, ama değişen hiçbir şey yok bizim taraflarda. Eski tas, yeni hamam misali kurna değişmiş birazcık. Şu dizeleri bana yana yüreğim yazdırdı. Bu felaketi ben İstanbul’da sadece sarsıntıyla atlattım. Ama ertesindeki aylar boyunca, hatta Düzce depremini de içine katarsak neredeyse bir yıla yakın bu mazlum ve acılı yerlere yüreğimin ve gücümün yettiğince koşturdum Allah’ın rızası ve insanlık adına. Hala ağlıyor yüreğim, yaşlarım içimi dağlıyor. O sorgulayıcı, umarsız ve çaresiz bomboş bakışlarla karşılaşanlar bilirler. Hiçbir şey diyemediğiniz, sözün bittiği noktadır işte o göz göze geldiğimiz an. Yüce Rabbim bizleri bir daha böyle acılarla imtihan etmez inşallah. Siz, duvarı boydan boya yarılan binada odasında çatırtıyla uyana insanların o anı ömürleri boyunca unutabileceklerine inanabilir misiniz? Ben, kendimi onların yerine koyarak, onlar gibi düşünerek yazmaya çalışıyorum. Ama ne var ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Bir Prof. Dinlemiştim Tv. de.: 'Ben ne kadar acınızı paylaşıyorum desem de aslında mümkün değildir sizin acınızı sizin kadar hissedebilmem' demişti. Yine de, tam yedi asır yılından beri ben bu acıya en azından kalbi ve kavli üzüntülerime dualarımı katarak ortak olmaya çalışıyorum. Mevlam, bu acılar için dua eden cümle milletimizin dualarını makbul eylesin inşallah.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Aras
    Fatma Aras

    Doksan dokuzun sıcak yazıydı
    On yedi Ağustosa vardığında takvim
    Sıfır üç sıfır ikiye kilitlenirken yelkovan
    Uğultuyla, topyekün üşüştü felaket kurşunları
    Bellekler burgulandı milim milim
    Viran küllerle savruldu batı yakası
    Külliyen sökün etti zamanın intikamı
    Hayatın anlamı baştan sona sorgulandı
    Ezelden ebede.
    GECE İZMİRDE HİSSETMİŞİTİK FELEKETİ SABAHIN 5 DE ÖĞRENDİM ...MİLLİ FELEKETİMİZDİ ALLAH O GÜNLERİ ALLAHIM BİR DAHA YAŞATMASIN...USTA KALEM ...KALEMİNİZ BİR DAHA BÖYLE AFETLERE İMZA KOYMASIN GÜZELLİKLERİ YAZSIN DİLEĞİM...SELAMLARIMLA

    Cevap Yaz
  • Şule Ersöz Kaynak
    Şule Ersöz Kaynak


    ______”ŞURASI İYİCE BİLİNMELİ Kİ! ”
    ”SÖNDÜRMEYECEĞİM BU İBRET MEŞALESİNİ! ”
    _”UNUTTURMAYACAĞIM DUYARLI KALPLERE! ”
    _”HATIRLATACAĞIM ÖMRÜM VAR OLDUKÇA! ”
    __”AĞLATACAĞIM AĞLAYAN GÖNÜLLERİ! ”
    ___”UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN, ASLA! ”


    Duygularınıza katılıyoruz çokda güzel derinden dile getirmişsiniz ,depremi merkezinde yaşayan bizler dile gelmış deprem sonrası kurulan gesotim bu yolda adımlar atıyor halkı biliçlendırmek adına bizlerde kadın eğitim gönüllüleri olarak aynı çatı altında çalışmalar yapmaktayız...gesotim.net görmenizi isterim deprem ve sonrasını ve yapılan çalışmaları çok sağolun varolun çok güzel çalışma gönlünüze sağlık sevgilerr

    Cevap Yaz
  • Merâl Özcan
    Merâl Özcan


    ______”ŞURASI İYİCE BİLİNMELİ Kİ! ”
    ”SÖNDÜRMEYECEĞİM BU İBRET MEŞALESİNİ! ”
    _”UNUTTURMAYACAĞIM DUYARLI KALPLERE! ”
    _”HATIRLATACAĞIM ÖMRÜM VAR OLDUKÇA! ”
    __”AĞLATACAĞIM AĞLAYAN GÖNÜLLERİ! ”
    ___”UNUTMAYIN, UNUTTURMAYIN, ASLA! ”

    ______________________________________
    herşeyde olduğu gibi bu çok önemli konuda da beşer olduğumuzu ortaya konuyoruz, ölüm yıldönümler ve önemli tarihlerde göz yaşı döküyoruz, ahlanıp vahlanıyoruz, ertesinde bitiyor...çözüm yok çözümsüzlükler var...

    sağolsınız üstad Burhanettin Bey...şiirsel bir yaklaşımla değinmişsiniz...
    bilincine vakıf olarak...

    saygılar...

    Cevap Yaz
  • Timur İlikan
    Timur İlikan

    Maalesef Türk milleti olarak balık hafızasına sahibiz. Yaşanan acıları çok çabuk unutup geçmişten bir türlü gerekli dersleri çıkarmıyoruz. O çürük binaları yaparak yüzlerce kişinin ölmesine sebep olanlar, bir zaman sonra ellerini kollarını sallayarak sokaklarda ve caddelerde dolaşacaklar dava dosyaları zaman aşımına uğrayacağı için. Biz bu kafayla gidersek, daha çok acılar çekeriz ve de çektiririz. Sizi kutlarım böyle hassas bir konuyu dile getirdiğiniz için.

    Timur İlikan

    Cevap Yaz
  • Sevilay Şahbaz
    Sevilay Şahbaz

    her felaket sonrası yazılan senaryolar ne yazık oynanmadan çöpe gidiyor unuttular taaakiii yeni bir felaket kapımızı çalana kadar ...gerçi onlar depreme dayanıklı evlarde keyif çatıyor tok açın halini anlamaz malesef ....unutmuyoruz... unutuyorlar... unutturmayalım ...saygılar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (17)

Burhanettin Akdağ