ben…
yıkandığın su,giydiğin gömlek
ayağında bağ
yolunda uğrak,beklenen durak
daldığın uzak…
Sevdanın ateşi eğer
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Devamını Oku
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Başlığı kadar içeriğide mükemmel bir şiir..
yedigün yirmidört saat; ben senim diyor şair..Tebrik ediyorum şairini...selamlar
Son dize hariç, Bütün dizelerine şapka çıkarır seven yüreğini kutlarım. İnsan mecburiyetten değil içinden geldiğince olur sevdiğine nefes.. Ama acı olan son dize, 'her şey gibi görünen... hiçbir şey' olmak kadar yaralayan bir şey olamaz insanı.. Çarpıcı bir kurgu ve ustaca bir anlatımla senden başka kimse anlatamazdı bunu senin tarzınla.. Kutlarım.
Akıl ve yürek ortaklaşa yazmışlar.Tüm övgülere layık bir şiir.Benden tek yorum: M Ü K E M M E L..Tebrikediyorum...........halilşakir
Şairene söylemek vardır, şiiri utandırır. Doğal söylemek vardır. Hayata ,insanlara karışır ve şiir gibi yaşar. Sibel Hanım şiire ruhunu verip insanların arasına gönderiyor. Aramızda geziyor ,dilimizde geziyor.
akıcı ve nefis bir çalışma...
saygılar kaelminize...
öylesine güzelki...
utanıyorum şimdi şiir değil söz söylemek senin yanında benimki
*
Desem ki, eyy! Bu cihan-ı âlem sabahlara kamburdur…/
Kalabalıklara kalabalıklar yetiştiriyorsun; kalabalıklara sabahlar yetiştiriyorsun hep…
Kendinden kelebekleşiyor kozada böcekler…/ Uçuşlar ve kanat sesleri kuşluyor sesine eyy!..
Yeşiller sararmaya başlıyor, beyazlar daha da aklaşmaya…
Ve durulanıyor gördüğün rüya, güneş giyinen sabahlarda…
Sıcacık bakışlarına ilişiveriyor çayın demli sıcağı, somunun tozu dahalaşıyor kokunla/ kokusuyla iniyor dudaklarından eyy!..
Desem ki, yalnızlık ılık bir kuş gibidir…/ Dere tepe demez vurur kanatlarını…/ Vurur bitimsiz, yorgun ve vurgun olarak…
Bilir acısında çürüyen tasalarını…/ Gider ardı sıra sisli pırıltılar diyarına; gider titreyerek, göğsünden sünerek gider…/ Dener; bin göğü bir güneşe bölerek, bir geceyi bin yıldıza bölerek dener…/ Dener eyy!..
Dener de; // acı yine de kopardığı yapraklara, kırdığı dallara yeşiller düzer!..
Desem ki, eyy! Bu cihan-ı âlem sabahlara kamburdur…/
Sabahlara yetişiyorsun hep; kuşlar yetişiyor sesine…
Desem ki, gördüğün rüya sabahlara durulur, sıcacık bakışlarına ilişiverir çayın koyu kırmızı, demli sıcağı ve somunun tozu kokusu çıkar kapıdan, dolar evlere- dolar dükkânlara; kısmet olur…
Desem ki; yüzündendir kırılmış elim, yaman halim, / yüzündendir işim gücüm, yüzündendir gülen yüzüm/ gülmeyen yüzüm…
Yüzümdendir evin, halin, işin gücün…/
Eyy! Yaralandığım vakitlerde yoksun, yok olduğun yerde çoksun!..
Desem ki; söylence olmak/ destan olmak ta sana kadar, ta bana kadar // rivayet olmak bu kadar…/ Bu topraklarda karış karış; bu iklimde bir memleketi doldurmak…
Desem ki; eyy! Sen gördüğüm ve bağlandığım bir kördüğümsün…
Bizden biriymiş gibi çoğalmıyor bu şehir…
Bizden biri eksiliyor her güle bir diken iliştiğinde…/
Yüreğine ne zaman indi yazamadığın şiirin derdi?../ Ne zaman; birleştirdiğinde ellerini, arasına karanlıklar usulca giriverdi?..
Desem ki… //
Diyemem ki…
Eyy!!!
Ferman da çıkar siyah gömlekli şahanlara…
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta