Yedi Yıldızlı ''Asla''! nın Gecikmiş,Gör ...

Donmuş bir evvelsigün den, bugüne koşuyorum, gelişim göreceli..

Şimdiki zamanı beklerken, tabanı donuk,üzeri kaygan, tepelerden akmaya gönüllü kar kütlesi gibi,düne dönüyorum.. Hava sert..

İki aralık öğle üzeri,ellerimi gayriihtiyari yanaklarıma koyduğum an,bu zaman aralığında gördüğüm tepedeki kar kütlesi, çığ olmaya karar vermek üzere..
İzobarları sıkışmış, yağmuru kovalarken beyaz bulutlar arasında rüzgar..

Neden artmış sıcaklığı yanaklarımın diye düşünüyorum..Değişken kavramlarını dizginleyemediğim, yeşil çimenler üzerinde doludizgin koşan, yelesi rüzgarca taranmış siyah bir yaban atı gücü var içimde..

Oralı değilim..Duygularım transit..saniye saniye değişen acı yoğunlukları, serbest dolaşımlarda heryerimde..
Bazen bir yıl öncesini düşünürken,kendime yaşanmış onbeş yılın hesabını veriyorum,daha vergi borcu çıkmadan onbeş yılın, gecikmiş vergi borcunun haczi kapımda son iki yılın..Ödemeye gücüm yok,parmaklıklar ardına mecburum..

Bulutların altına şimdi, yağmakta sicim yağmurlar..Hava kapalı aşağılarda..Derelerin akışı hızlanmış,Haziran başağının içi dolmaya başlamış,kendisi onbeş santimlik çimenken..Eriğin çiçeği heyecanlı,
Aldanmaya çok hevesli..Kırmızı kirazı Mayıs ın çekirdeğini yeni doldurmuş festival hazırlığında.. Nar çiçeği ise edalı,bire bin tanesini sulandırıyor..Turunç yorgun ama,çiçeğinin kokusuyla iç bayıltmaya hazırlanmakta..

Güneş içeriye girerken,fincanda kalmış izlere bakıyorum..Kadınmış ta başında saç yokmuş ama,kulağında küpesi varmışta gözünün biri yokmuş.. O iz kim olmuş ta fincanıma girmiş? Yollarmı varmış izlermi? Şu fincanda uçan kuşmu kazmı? Offf dibi niye kapkara bu fincanın? Merhaba güneş..Bu kadar girme gözüme..

Dünde kalmış donukluklar,bir yürekte kayboluş,Meşhur bir akıl hastanesinin dünyada ün yapmış doktorunun,hastalara baka baka aklını kaybedişini anlatan ve okuyucusunu satır satır delirten’’Zar Adam’’ı delirmemek adına hızlı hızlı atlayarak okuyuşum..Üzerine tatlı kıvamında bir dr.Ender Saraç..Ruhumun dinlenişi..Önümüzdeki yazın dudak rengi uçuk pembenin,öptüğümde dilimde bırakacağı o dudak tadı..Sulu karı ağırlayan bir Paris,’’ Moulen Rouge’’gecesinde, çıplak göğüslü,uzun bacaklı kızların unutamıyacağım dansı.. Disneyland’ ın ‘’Peter Pan’’ gösterisi, Cadde den Oyuncak askerlerin resmi geçidi,Elini omzuma atmış,’’Donald Dak’’ ile çektirdiğim resim..
Hadi şimdi de ‘’Eviliğin dört mevsimi’’ ni oku diyen şeytan! Git başımdan be!

Sana Prag da bir Çek köyünde,çok tatlı,saçları uzun örgülü sarışın çek kızının beni dansa kaldırdığını söylemişmiydim? İçin rahat edecekse söyliyeyim..Yalnızca beni kaldırmadı..Ama sanırım yalnızca ben sarhoş değildim ve o elin terinin sıcaklığını sevdim..
Hep derim ya,’’Sevmeye tanrı,herkese göre,başkalarını da yaratmıştır..’’Değilmiydi öyle? Neyse anladın sen..

Bayağı bir evvelsi gündü..fazla üzerinde durmaya değmez..Hem zaten ben artık ‘’Asla’’yı sevenlere, asıl şimdi, ''Asla''yım..Sık sık ‘’Asla’’ deyip, görüntülü konferans verenlere, ben de şimdi, ‘’Asla’’yım..Hem de yedi yıldızlı asla..Ne rahatım..''Asla'' mla..bilseniz..

Donmuş bir evvelsi günden bu güne koşuyorum..Gelişim göreceli..

ÖZDENER GÜLERYÜZ