Yelkenlerle donanmış süslü kadırgaları,
Yüzdürdük tepelerden, senin gelinliğindir.
Al kanlara buladık masmavi dalgaları,
Hem ezelden borcumuz, hem yüz görümlüğündür.
Her nefeste teninden sevinç koklamak için,
Taşını toprağını renk renk güllerle kardık;
Koynunda emzirdiğin bir bebek olmak için,
Sana yüz sürmek için, göklere de çıkardık.
Binbir telaş içinde düğümlenir hevesler,
Doludizgin akarken, zaman, eteklerinde;
Diğer yanda sessizce verilir son nefesler,
Koca bir tarih yatar, mermer peteklerinde.
Hem doğusun, hem batı; Avrupa'lı, Asya'lı;
Rahmetin bir lütufsa, zahmetin de bir devlet.
Dikensiz olur mu hiç, en asil bir gül dalı;
Sen bize ana oldun, bizler de sana evlat.
Çatlamış dudağında gemiler süzülürken,
Marmara rüzgarıyla saçlarını tararsın.
Senden uzakta diye, sevdalın üzülürken,
Kim bilir belki sen de aşığını ararsın.
Herkeste vardır derler biraz İstanbul'luluk;
Adem'in hamurunda bir parça da sendendir.
Bu delidolu yürek, bu lâl, bu taht-ı kulluk,
Zannederim Haliç'ten koparılan kildendir.
İhtişamlı Topkapı, büyük Süleymaniye,
Can hala, Yedikule zindanında bir esir.
Ebedin serabıdır, kız kulesi, faniye,
Yüreğimde mıhlısın, yedi tepeli şehir.
Kayıt Tarihi : 2.5.2010 18:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!