Hissediyorum,
ağırlığınca külfet seni uzakta düşünmek.
Hürlüğü duyduğum yerlerime oturuyor sonsuz ağırlıklar,
içime senden bir şey düşmeyegörsün.
El yurtlarda zavallı bir ejderha ben,
tüm heybetinden yoksun.
Kor ateş soluyup 'ben' oluyorum özlemekten.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
''yedi duvele nam salan istanbul..Sayın Kırat bu tabir de ayıca duruyor...Neyse,sür atını Nigde'ye...
Yasin Vasat''
Üstadlar haber göndermiş akşam üstü bu yorumun sahibi belgrat ormanında görülmüş.
Ayrıca size Merzifona bir de uçak bileti alabilirim.Arkadaş olursun.
İnsanlar hakettiği sözle ödüllendirilir.
Yaşın küçük.Öğreneceksin.Önce Fıratı soracaksın,
sonra Niğdeyi.Sonra sana edebi aliyi el Osmaniyi.
Adresi bulamazsan Paşakapısı,Ümraniye,Metrise yolun düşerse sor gösterirler.
Haydi hayırlı traşlar.
Saygılar....
Enteresan yorumculardan enteresan yorumlar..
Şiiri bıraktık artık yorumcuları yorumluyoruz ya..
Biz de uydum bunlara
E , körle yatan şaşı kalkar
Alttan iki yoruma baktım
ikisi de bana bir tuhaf geldi
Ama doğruya en yakını
içinde en çok doğrusu olan
bu da benim şahsi görüşümdürtabii ki ki
kimseyi bağlamaz
Demirkırat'ın kiydi
Ayrıca diğer arkadaşım
Yorumun vasat bile değil
Vasatın altında, çok altında
''SAYIN kırat bu tabir de ayıca duruyor
Neyse sür atını Niğde'ye'' demişsin
yahu o eşek değil miydi
Ayı demiş ama eşek demeye dili varmamış
nedense
kibarlığı tutmuş demek ki..
haksızlık karşısında boyun eğmeyiniz
Hakkınızla beraber
şerefinizi de kaybedersiniz
HZ. ALİ ( radiyallahü anh )
Umarım bu iki arkadaş da
özellikle de ''vasat'' bundan sonra yapacağı
yorumları yazmadan önce biraz düşünür
düşünür ki o yorumları orda binlerce kişi okuyor
Ve ben bu tür yorumlarla karşılaşmaktan rahatsız
olanlardan sadece biriyim arkadaşım
Bilmem anlatabildim mi
herkese saygılar
Acaba bu İstanbulun güzel bir tarafı kalmadımı?
Yedi göbekten bir İstanbullu olarak çok üzüntü duyuyorum.
Nerede o bahçelerinde bülbüllerin öttüğü ,
sokaklarında beyefendi ve hanımefendilerin gezdiği İstanbul.
Neredemi?
Sordum ne oldu diye?.
Dedilerki ayılar ve krolar tarafından yavaş yavaş ele geçirildi.
Türkçe konuşmayı bilmeyenler kazma küreği alıp gelenler.
Önce gecekondu yaptılar,kurtarılmış bölgeler,
karanlık gecelerde karanlık işler.....uzar ve gider.
Şimdide uzaktan gazel okuyanlar.
Yok bilmem neyin faslı baharından, çiganından rüzgarından,Bırakın bu işleri.Cennet İstanbulun güzelliklerini yazın.Bilmiyorsunuzki ne yazacaksınız.Bebek,Aşiyan,Haliç,Sadabat,
Taşdelen,Asma bağları,Papazın çayırı,Florya,Göksu,Küçüksu,Çamlıca,Yalılar.....
yani soluk almak ve yaşamak.İşte bilmediğiniz bu İstanbul.Bırakın karadan emziren çocukları filan,süsleme sanatı ile İstanbul şiire dökülmez.
Selimiyeden,Süleymaniyeye,Galatadan,
Beylerbeyine hanginiz anlattınız yedi düvele nam salan efsane İstanbulumun Saraylarını,Atasından yadigar Dolmabahçe sarayı,Beylerbeyi sarayını.
Yediniz bitirdiniz canım Sultanların Diyarı İstanbulu.
Birde burada ahkam kesmek biri bin parça.Yok çok şahane olmuş,fev kalede olmuş,efsane olmuş.
Asıl sizler efsne olmuşsunuzda farkında değilsiniz.
açın tarihteki yazılan İstanbul şiirlerinden feyz alınız.Feyz alınız.Araştırınız . Bakın Arnavut kaldırımlarında giden tranvaylarına,boğazında yenen midye tavaya,sarıyerde böreğe,çengelköyde badem satan o güzel insanlara.Hanginiz yazdınız şiirlerde?
Yok hece yazmış,yok sistem yaklaşımı şiirmiş,yok edebiyat hocasıymış,yok dergi çıkarırmış,yok radyo yapımcısıymış.Bırakın bu ayakları bende bu işin profesörüyüm .Ama ahkam kesmedik bu güne kadar bekledik.Baktık İstanbul elden gitmiş.Şiir olarakta elden gidiyor.Yok öyle yağma.Bu kadar ucuz değil.İstanbulumun şairinin boynu kesilmiş,
susturulmuş,pasif edilmiş,içine korku salınmış,
bırakın dereceye bile girmeyen bir birinden değerli üstadlar kan ağlıyor.Feryad ediyorlar.Yazık
İstanbul Yanıyor.Şairlerin yüreği yanıyor.İnsanın içinden şiir yazmak gelmiyor.
Şimdi kılıçları çekip gelecekler.Hodri meydan.
Saygılar....
İbrahim İstanbullu.
yine dün bir yazı,yine beğenmedim açıkçası,yine olmamış şaire selam eleştiriye devam.bunlar şiir değil düz yazı eğer bunlar şiir olsaydı üstad n.fazıl böyle yazardı ama yazmadı çünkü bunlar şiir değil.düz yazı düz yazı...
Acaba bu İstanbulun güzel bir tarafı kalmadımı?
Yedi göbekten bir İstanbullu olarak çok üzüntü duyuyorum.
Nerede o bahçelerinde bülbüllerin öttüğü ,
sokaklarında beyefendi ve hanımefendilerin gezdiği İstanbul.
Neredemi?
Sordum ne oldu diye?.
Dedilerki ayılar ve krolar tarafından yavaş yavaş ele geçirildi.
Türkçe konuşmayı bilmeyenler kazma küreği alıp gelenler.
Önce gecekondu yaptılar,kurtarılmış bölgeler,
karanlık gecelerde karanlık işler.....uzar ve gider.
Şimdide uzaktan gazel okuyanlar.
Yok bilmem neyin faslı baharından, çiganından rüzgarından,Bırakın bu işleri.Cennet İstanbulun güzelliklerini yazın.Bilmiyorsunuzki ne yazacaksınız.Bebek,Aşiyan,Haliç,Sadabat,
Taşdelen,Asma bağları,Papazın çayırı,Florya,Göksu,Küçüksu,Çamlıca,Yalılar.....
yani soluk almak ve yaşamak.İşte bilmediğiniz bu İstanbul.Bırakın karadan emziren çocukları filan,süsleme sanatı ile İstanbul şiire dökülmez.
Selimiyeden,Süleymaniyeye,Galatadan,
Beylerbeyine hanginiz anlattınız yedi düvele nam salan efsane İstanbulumun Saraylarını,Atasından yadigar Dolmabahçe sarayı,Beylerbeyi sarayını.
Yediniz bitirdiniz canım Sultanların Diyarı İstanbulu.
Birde burada ahkam kesmek biri bin parça.Yok çok şahane olmuş,fev kalede olmuş,efsane olmuş.
Asıl sizler efsne olmuşsunuzda farkında değilsiniz.
açın tarihteki yazılan İstanbul şiirlerinden feyz alınız.Feyz alınız.Araştırınız . Bakın Arnavut kaldırımlarında giden tranvaylarına,boğazında yenen midye tavaya,sarıyerde böreğe,çengelköyde badem satan o güzel insanlara.Hanginiz yazdınız şiirlerde?
Yok hece yazmış,yok sistem yaklaşımı şiirmiş,yok edebiyat hocasıymış,yok dergi çıkarırmış,yok radyo yapımcısıymış.Bırakın bu ayakları bende bu işin profesörüyüm .Ama ahkam kesmedik bu güne kadar bekledik.Baktık İstanbul elden gitmiş.Şiir olarakta elden gidiyor.Yok öyle yağma.Bu kadar ucuz değil.İstanbulumun şairinin boynu kesilmiş,
susturulmuş,pasif edilmiş,içine korku salınmış,
bırakın dereceye bile girmeyen bir birinden değerli üstadlar kan ağlıyor.Feryad ediyorlar.Yazık
İstanbul Yanıyor.Şairlerin yüreği yanıyor.İnsanın içinden şiir yazmak gelmiyor.
Şimdi kılıçları çekip gelecekler.Hodri meydan.
Saygılar....
İbrahim İstanbullu.
zafer dostum yüreğine sağlık inan ki istanbul ancak bu kadar güzel anlatılır diger şiirlerin de beni çok etkiliyor biliyosun sen bir efsanesin kadirrr
yüreğinize sağlık.......ben bu şiiri ok ve yaya benzettim ok istanbul,yayda sizsiniz atıp çıkartmışsınız içinizdeki istanbulu ama nereye................................gönüllere.............kolay değildir ok gibi saplamak hissettirmek kelimeleri tebrik ederim....yüreğiniz şiirden şiir sizden ayrılmasın.......
merhaba sizi tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim
şiir kalp ve hayat arasında,ki ince çizgidir bunu herkez hisedemez ve herkez kaleme alamaz tebrikler saliha kars
Beğendim şiirinizi, onun hasretinin burukluğunu,sevgilide anmanız istanbula yakışır
İstanbul sevgilidir ulaşılamayan ve dokunulamayan
İstanbulu ancak aşıklar terkeder sevgiliye hasret duymak ve onu hayalinde yaşatmak için...
Bir istanbullu olarak yaşatınız bana sevgilimi...
Tebrik ederim
Kucak dolusu sevgi ve başarılar...
Nevin Kalafatoğlu
Şimdi bu şiirde kaç kez istanbul geçmekte olduğunu biri söyleyebilirmi? ki bu yarışma istanbul üzerine idi!
Bu şiir ile ilgili 52 tane yorum bulunmakta