YE MÜSLÜMAN YE
Bin asırlık faiz, nema mı oldu
Ye Müslüman ye, karnın doyacak
Fetvayı verenler, padişah oldu
Ye Müslüman ye, affın olacak
Haram geçmediyse, sende helali
Ye Müslüman ye, sorma suali
Padişaha şükret, doldur çuvalı
Ye Müslüman ye, hakkın kalacak
Kur’an hükmüne, takma kafayı
Ye Müslüman ye, aldın fetvayı
Mezarlık kitabı, bilmez dünyayı
Ye Müslüman ye,cebin dolacak
Merak edip baksan, belki çayarsın
Ye Müslüman ye, kimden korkarsın
Allah’ı unutup, kime bakarsın
Ye Müslüman ye, kimler duyacak
Kayıt Tarihi : 30.10.2011 11:22:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İhsan Şahin](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/10/30/ye-musluman-ye.jpg)
buda benden acizane
Gel sen uyma hak var iken batıla,
Ölüm var yolun sonunda hatırla,
Kaarunda giti dünydan kırk katırla,
Defter açılp hesaplar sorulacak...................Bilal ÖZCAN
KARUN'UN HAZİNELERİ
Mısır ahalisi, Kâarun'un geniş olan evinde toplanırlar. Hz. Musa Aleyhisselâm da gelir. Cemaat Hz. Musa Aleyhisselâmdan biraz vaaz etmelerini arzu ederler. O da bir kürsü üzerine çıkarak vaaz etmeye başlar. Vaazının bir yerinde Şöyle buyurur:
- Bir kimse hırsızlık yaparsa elini keserim. Bir kimse eşkıyalık yapsa, başını keserim ve bir kimse evli olup zina etse taşlayıp helâk ederim.
Hemen dinsiz Kâarun ayağa kalkar ve «Ya Musa, sen de zina etsen ne yaparsın?» deyince, Hz. Musa Aleyhisselâm da «Eğer ben de (haşa) zina etsem, Cenabı Hak'kın emri bana bile böyledir.» der.
Bu arada, akılsız Kâarun o fahişeye işaret edip «Ya Musa senin zina ettiğine dâir, benim şahidim vardır. Zira şu kadın bana söyledi ki, sen bununla filan vadide zina etmişsin. Hatta karnındaki çocuk da senden imiş, diyerek, Hz. Musa'yı halk arasında mahcub etmek düşüncesi ile, o fahişeyi ayağa kaldırır. Ve ey kadın söyle ki bütün insanlar duysun,» der.
O kadın da söz verdiği gibi yalan ve iftiraya başlayacağı sırada, Cenabı Hak, O'nun lisanını döndürüp, iftira edeceği yerde şöyle anlatır:
- Ey Benî İsrail! Doğrusu Hz. Musa'nın bu işten haberi yoktur. Kâarun'un söylediği yalan ve iftiradır. Zira Kâarun, beni çağırıp bir Çok mal vadederek, bu yolda Hz. Musa'ya iftira etmemi tembih etti. Halbuki Hz. Musa, Kalîmullah'tır. Öyle bir zata böyle bir adiliği isnad etmeye Allah'tan korkarım.
Bunun üzerine Hz. Musa Aleyhisselâm gayretüllah ile gadablanıp:
- Ey Allah düşmanı: Bu iftiradan muradın nedir? Beni mahcub edip, Cenabı Hak'kın emri olan zekâtı vermemek midir? der ve kendi hanelerine döner. Secdeye varır ve münacât ederek «Ey bütün gizliliklere ve sırlara vakıf olan Rabbim! Kâarun'un iftirasını sen bilirsin, gayret senindir, der ve O'nun aleyhine dua eder. O anda Hz. Cibril gelerek:
- Ya Musa! Hz. Allah, Kâarun'un helaki için yeri emrine âmâde kıldı, diye haber verir.
Hz. Musa Aleyhisselâm kalkar ve doğruca Kâarun'un yanına gider. Kâarun melun, yüksek bir sedir üzerinde gurur ile oturmaktadır. Hz. Musa Aleyhisselâm asasını yere vurur ve «Yut» diye yere işaret eder. O anda yer Kâarun'un sedirini yutar ve melun üzerinden sıçrar. Tekrar «Ya yer yut» diye emredince, Kâarun'un dizlerine kadar yutar. Kâarun «Aman ya Musa!» diye yalvarmaya başlar. Fakat Hz. Musa asla iltifat etmez. Tekrar «Ya yer yut!» deyince, yer Kâarun'u ve kendisine tâbi olanları, bütün mal ve evladı ile beraber hepsini yutuverir.
Alıntı
Yiyenler ati de, olamaz zinde!
Kitab'a Hadis'e, bakanlar görür;
Onu da yapanlar, bir adet bin de!
Güzel ve manalı bir şiir kardeşim.
Tebrikler ve hayırlı çalışmalar...
TÜM YORUMLAR (5)