(Not: Bu hikâyede geçen oduncu hikâyenin kahramanıdır. Hikâyeyi konusunun önemi için aktarıyorum. Yakacak ticareti yapan, bugünün odun kömür satıcılarının, hikâyedeki oduncu ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu günün anlayışlı ve ticari amaçları doğrultusunda odunculuk yapanların affına sığınarak hikâyeyi sizlere aktarıyorum. Özür dilerim)
Anılarımda,
Şipşirin bir hikâye
İçi dolu nüktelerle
Muhteşem özlerle..
Köyden biri
Çıkmış atıyla yola
Koyulmuş şehir yoluna
Hastalanmış atı yolda
Çaresiz düşmüş,
Yollara yaya
Yolda giderken
Rastlamış oduncuya
Oduncu odununu toplamış
Şehre varıp satacakmış...
Demiş oduncuya
Yolculuk nereye ağa..
— Şehre varacağım
Odunları satacağım
Alış veriş yapacağım..
— Peki, hep böyle
Sen yürüyecek misin?
Odunlar eşeksırtında
Sen yolda yaya
Sen eşeğe,
Binmeyecek misin?
— Evet binmeyeceğim
Eşeğe eziyet vermeyeceğim
Eşek nasıl taşısın?
Hem odunu
Hem beni
Böyle yaparsam
Eşeğe eziyet yaparım...
— Sana bir teklifim var
Dinler misin?
Eşekteki odunlara
Vereyim çok para
Yık odunları buraya
Bineyim eşeğin sırtına
Ben çok yoruldum
Zaten önceden yorgundum
Atla çıkmıştım yola
Atım can verdi yolda...
Oduncuyu etmiş ikna
Odunlara vermiş
İki misli para
Yıkmışlar odunları
Çıkmışlar yola
Köylü eşeksırtında
Oduncu yaya yolda
Bir müddet sonra…
Oduncu dönmüş köylüye
— Ağa sorum var dinlesene
Odunlar kaldı geride
Ne olacak onlar, niye?
— Ağa odunlardan sana ne?
Odunları bana sattın değil mi?
Artık senin değil odunlar
Sattın bana benim odunlar
Benim odunlardan sana ne?
Parasını koymadın mı cebine?
—Tamam, doğru demiş
Odunlar benim değil senin
Sen rahatça eşeğe bin
Birlikte şehre gidelim
Bir müddet böyle gitmişler
Oduncuyu almış düşünceler
Dönmüş tekrar köylü adama
— Ne olacak odunlar ağa?
—Yahu arkadaş ne anlamazsın
Odunları bana satansın
Odunlar senden çıkmadı mı?
Odunları birlikte yıkmadık mı?
Artık benim o odunlar
Unutma cebinde parası var…
Oduncu tekrar ikna olmuş
Düşünerek yola koyulmuş
Sorgulamış oduncu sürekli
Satıp yolda bıraktığı odunu
Anlatmış köylü sürekli
Odunların kendisinin olduğunu
Taaaa…. Şehre varıncaya kadar
Şehirde yollar ayrılıncaya kadar
Biline ki, taaa o günden bu güne
Odunlara, odunculara
Kurbandır bütün kutsal davalar…
Oturur konuşursun,
Noktalarla anlaşırsın
Bir müddet gidersin
Anlaştığın konularla
Depreşir yine eski hesaplar
Önü alınmadık sorularla! ..
Oduncu olur,
İkna olmayan akıl
İkna olmayan kalp
İkna olmuş gibi
İkiyüzlülük eder
Önce söyleyecek bulamaz
Tamam, anlaşıldı der
Sonra döner durur aynı yerde
Aklı kalır, tamam dediklerinde..
Bir türlü kabul edemez gerçekleri
Bir türlü öldüremez nefsindekileri..
Oduncu gibi,
Yalan görüp terk ettiği,
Fikirlerin hesabını sorar..
Kalıpları vardır,
Kendini özgür bilse de..
Kapıları vardır,
Kırdım geçtim dese de..
Bir türlü terk edemez,
Atalarından kalan mirası..
Atalar mirasıdır,
Gerçeklerin ölüm narası! ...
İstediğin kadar
Dön dur gerçekler üzerinde,
İstediğin kadar,
Sorularla, yalanlar tespit edilse de,
Oduncu mantığıdır,
Kalır sürekli akıl odunda,
Böyle kalır sürekli,
Kavgalar oduncuların kafasında! ..
Gezer durur sürekli,
Doğrular ve yalanlar arasında! ..
26.04.2006-İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 26.4.2006 13:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Zengin çıkarı gereği eşeği şehre ulaşıncaya kadar kiralayıp işini görmüş...
Oduncu odunların parasını cebine koyduğu halde, aklı odunlarında kalmış..
Ama benim çıkardığı öz, ne o, ne bu.. Çıkarlar insanları geçici birleştiriyor.. Çıkar dostlukları olmuyor..
Tebrikler şair güzel hikaye için.. Herkes bir yönünden ders alabilir..
Söz tarihi çok ustaca yazılmıştır, ve yazdıranlar da elbette paralı olanlardı. Bırakın söz tarihini, ülkelerin bütün tarihini yazanlar vardı ve bu meslekleri karşılığı ücret alıyorlardı. Geçmişi zaferlerle dolu olmayan ülke biliyor musunuz? ! Hiçbir ülke hiçbir savaşta yenilmemiştir! ..vs…
Söz tarihinde ise, bir tek mesaja nice ince noktalar güme gider. Örneğin tavşan tembel bir hayvan mıdır? Bilinmez! Ama “yan gelip yatmayın” ana mesajına bu hayvancağız kurban edilir ve kaplumbağa galip getirilir! Keza ağustos böceği aynı şekilde!
Peki bu gibi anlatımlarla insan nasıl olur da hayvanlar dünyası ile barışık yaşayabilir? Mümkün müdür? Olmamıştır ve bildiğiniz gibi şu anda Kanada yüzbinlerce yavru fok balığını bütün dünyanın gözü önünde, kafalarına vura vura katletmektedir! ..
Alışageldiğimiz dil, oldukça kusurlu bir dildir. Öyle olmasaydı, dünya bugünkü halinde olmazdı/olamazdı. Çünkü beynimize ne yazarsak/yazılırsa onu yaşıyoruz. Öyleyse daha titiz söylemlere ihtiyacımız var artık. Ki şiir, en etkili araçlardan birisidir. Tek barışçıl silahtır. Hassasiyetim bu nedenledir. Bir okurunuz olarak “Oduncu” şiirinizi protesto hakkımı kullanıyorum. Ki şiir bile diyemiyorum zaten. Çünkü şiir olabilmesi için ruhu olması gerekirdi; ruh, farkında bile olunmadan zenginin dini imanı olan parasına teslim edilmiş…
Sevgi ve selamlar
rumuz:bilim yolu/mehmet özer2
Doğruyu söylüyorsan adın taşlanır,
Yağmaya karşıysan sinen dağlanır,
Fidanları baltalayandan dost olur mu.'
Diyesim geldi.ve dedim.kutlarım şiirinizi.esenkalın.
TÜM YORUMLAR (11)