YB-34 Kırdım kalemi.. Şiiri - Mehmet Çoban

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

YB-34 Kırdım kalemi..

Bir kahvehanede
Oturuyorum kendimle
Elimde notlarım
Düşünüyorum üzerlerinde

İlerideki masada
Bir insan vardı
Dikkatime takıldı
Düşünceli, karamsardı
Sigarayı üst üste yakıyor
Sürekli çay söylüyor
Ara sıra ofluyordu
Önündeki kâğıtları yırttı
Öfkeyle elindeki kalemi kırdı
Sanki bütün sinirini boşaltmıştı..

Uzunca seyrettim
Başka düşünemedim
Bir süre sonra
Yanına gittim

Af edersiniz beyefendi,
Size arkadaşlık edebilir miyim?

Huzursuz ve anlamsız baktı
Bakışlarında karamsarlık vardı

İki elini açtı,
Kafasıyla onayladı..

Oturdum, yüzüne baktım
Bakıyordu anlamsızca
Kendimi tanıttım..

Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum
Ama sizi bir süredir seyrediyorum
Çok önemli bir şeyler olmuş gibi
Hareketleriniz düşünceli ve gizemli
Paylaşmak isterim sizinle dertleri
Eğer izniniz olursa, anlamak isterim sizi

Güldü, baktı derince içten
Tekrar güldü kendiliğinden
Kafasını sağa sola salladı
Arkadaş senin işin mi kalmadı?

Yok, gerçekten merak ettim,
Gerçekten sizi anlamak istedim.

Beni anlamak istedin, öyle mi?

Evet, efendim, gerçekten öyle.

Yahu niye biraz önce gelmedin?
Ben yazdıklarımı yırtarken,
Kalemimi kırarken neredeydin?

Sizi seyrediyorum efendim…

Hiddetle. Beni seyrediyormuş..

O zaman anla beyefendi…
Kim olduğunu bilmiyorum

Ben yazdıklarımı niye yırttım,
Kalemimi niye kırdım biliyor musun?

Kimse yazdıklarımı anlamıyor
Hiç kimse de anlamak istemiyor! ..

Şimdi sen geçtin karşıma
Beni anlamak istediğini söylüyorsun
Söylesene, benimle dalga mı geçiyorsun?

Hayır efendim,
Gerçekten anlamak istiyorum..

Sinirli ve titreyen elleriyle
Yırttığı kâğıtları aldı eline

Bak, bunlar ne biliyor musun?
Bunlar, insanımızın sorunları
Sorunlarının dile getirilişi
Çaresizlikte çare arayışları
Oturdum yazdım bunları
Okudum ilgili olanlara yazılanları
Ne yaptılar biliyor musun?

Bak,

“Ülkemizde gençler
Sürekli çile içindeler
Okusalar bir türlü,
Okumasalar bir türlü
Diplomasız iş bulunmuyor
Diplomayla da iş bulunmuyor
Okuyanlar sanki yarış atı
Dershanelerde yarıştırılıyor
Devlet sorunları çözemiyor
Her şey süslü laflara örtülüyor
Ve sorun gün geçtikçe büyüyor
Gençler gelin haklarınızı arayalım
Geleceğimiz çalınıyor soralım”

Gençlere gittim,
Kafeteryalarda, kafelerde
Disko, bar ve kahvehanelerde

Onlara dedim,
Arkadaşlar acı yüreğimde
Bir gün gelecek lazım size
Geleceğiniz sürekli yok edilmekte
Bakınız yazdım sizler için
Gelin mücadele verelim hepimiz için

Dediler amca git işine,
Yazdıklarından bize ne?
Eğleniyoruz bak ne güzel işte
Dert etme sen bunları boş yere
Bırak bizi, git kendi işine! …….

Şaşırdım kaldım,

Bak,

“Alın teri sanki yok edilmiş
Çalışan sanki köle edilmiş
Hakkı, hukuku sayılmıyor
Haksızca sürekli çalıştırılıyor

Kiralar almış başını gidiyor
Asgari ücretler kiraya yetişemiyor
Sendikalar işçiyle gırgır geçiyor
Zenginler engellerini hep aşıyor

Zengin bolca fakir istiyor
Devlet ona yasayla yardım ediyor
Sendikalar ortayı dengeliyor
Dengeler hep zengine eğiliyor”

Gittim işçilere,

Dedim bakın hele,
Sürekli oyuna getiriliyorsunuz
Alkışladıklarınızla kandırılıyorsunuz
Aklınızı başınıza almıyorsunuz
Kıymetinizi bir türlü anlatamıyorsunuz
Sizler olmasanız onlar bir işe yaramaz
Aklınızı başınıza alırsanız sizi kimse aldatamaz! ..

Dediler,

Kardeşim boş ver bunları
Biliyoruz biz haklarımızı
Biz seçtik yetkili olanları
Yetkililerimiz arar hakları
Onlar grev der gideriz
Onlar çalış der çalışırız
Bize ne senin yazdıklarından
Fitneci misin sen? . Git buradan

Bak,

Geçende emekli kuyruğunda
Biri öldü hemen yanımda
Üzüldüm yazdım olanları
Acı dolu şu satırları

“Daha kaç kişi ölecek,
Ne zaman çile bitecek?

Göz önünde insanlar ölüyor
Görevliler yukarıda gülüyor

İşleri güçleri kısır çekişme
İstekleri hep, iktidara, liderliğe

Ulaştılar mı hep hedefe
Yüz çeviriyorlar çilelere

Emekliler gidelim kapılarına
Cüzdanları atalım suratlarına”

Okudum bu şiiri bir kuyrukta
Övdüler beni uzun alkışlarla
Dedim, yürüyün arkadaşlar
Dediler, nereye başımıza bela açar
Sen git, yürü yürüyeceksen
Bunları başımıza dert etme sen

Gözlerinden yaş geldi
Vücudu, elleri sesi titredi
Durumu yüreğime işledi

Çok üzgün ve ölgün sesle
Ağlayan yaşlı güzleriyle
Ellerimi tuttu elleriyle..

“Bak dostum,
Yazıyorum çiziyorum
Sorunları dile getiriyorum
Görevlileri göreve çağırıyorum
İnsanların haklarını arıyorum

Hiçbir kimse dinlemiyor
Herkes tutturmuş çıkarına gidiyor

Ağızlarda sürekli yakınma
Tırmanmışlar umarsızlık duvarına

Fırsatını bulan oyunda eğlencede
Sen dertlenmişsin, onlara ne?

Haklarını aradıklarım bile anlamıyor
Kendi hakları için yazılanı bela sayıyor

Görevliler, duymazlık sınırını aşmış
Ezilenler, sürekli onları alkışlamış

Şimdi sen onlar için yazacaksın
Üstelik aralarından kovulacaksın

Ezilenlerin hakkı için yazacaksın
Onlar için gerekirse cezalanacaksın

Ama onlar arkandan gülecekler
Enayiye bak, deli mi ne diyecekler

Düşündüm, taşındım, çıkamadım
Tüm yazdıklarımı yırttım attım
Daha, yazmamak için kalemi kırdım
Bir boşlukta, anlamsızlıkta kaldım…”

Döndü, üzgün bir sesle,
Anladım mı beni sen iyice! ..

Hafifçe başımı salladım,
Küçücük sesle dedim, anladım! ..

Dedim, bağışla, telefonunu verir misin?
Beni kendine dost, arkadaş eder misin?

Aldım ismini, telefonunu çıktım,
Düşünceli, sessiz yolda dolaştım! ..

Etrafıma baktım umarlı/umarsız
Olayları seyrettim duyarlı/duyarsız
Düşünceler ürettim tutarlı/tutarsız

Dedim kendi kendime,

Hakları elinden alınanlar
Ne kadarda çok duyarsız! ..

Onlar için kavga versen
Seni düşmanı biliyorlar
Hakları için söylenenleri
Başlarına bela sayıyorlar

Cebimden çıkardım kalemi
Baktım uzunca düşünceli
Acaba bende kırsam mı?
Yazdıklarımı yırtıp atsam mı?
Kimin için kavgalısın sanki?
Kavga verdiklerin acaba değer mi?

Ürperdim düşüncelerimden,
Ben kimin için kavgalıyım sanki?

İnsan habersizse hakları yendiğinden
Hiç benim duyarlı insanlığımı zedeler mi?

Bana ne çıkarları peşinden koşanlar
Beni ancak, insanca düşünenler anlar

Döndüm, geriye bunları söylemek için
Dostum, bırak onları, kavga ver kendin için
Söyleyecektim, haykıracaktım insanca
Ama o çoktan kaybolmuştu yoklukta! ..

21.06.2006 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 21.6.2006 09:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Özay Sağlam
    Özay Sağlam

    harika bir örüntü............çok güzeldi...
    saygılar
    tebrikler

    Cevap Yaz
  • Esra Kaya
    Esra Kaya

    Cebimden çıkardım kalemi
    Baktım uzunca düşünceli
    Acaba bende kırsam mı?
    Yazdıklarımı yırtıp atsam mı?
    Kimin için kavgalısın sanki?
    Kavga verdiklerin acaba değer mi?....Söyleyecektim, haykıracaktım insanca
    Ama o çoktan kaybolmuştu yoklukta! ...................Mehmet bey yeminle az önce konu olarak böyle bir şiirin projesi üzerindeydim...Tevafuk bu olsa gerek...Huzur için bir yüreğin atışını duymak harikaydı...Mevla görelim neyler bu dünya toprağını düşünmeyenlerle dolu...Düşünene ne mutlu saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Saadet Ün
    Saadet Ün

    Hakları elinden alınanlar
    Ne kadarda çok duyarsız! ..

    Onlar için kavga versen
    Seni düşmanı biliyorlar
    Hakları için söylenenleri
    Başlarına bela sayıyorlar



    .............................................gerçekleri yazan ve çaresizliği yaşayan duyarlı yürek...
    Bu yaşamı; bizler alkışlayarak, destekleyerek hak etmiyormuyuz...
    Zaman galiba duyarsızlık zamanı.... Ya da öyle olmak zorunda....

    Kutlarım


    Saygımla

    Cevap Yaz
  • Mehmet Dursunnn
    Mehmet Dursunnn

    Güldü, baktı derince içten
    Tekrar güldü kendiliğinden
    Kafasını sağa sola salladı
    Arkadaş senin işin mi kalmadı?

    Şiirsel hikayenizden küçücük bir bölümünü, içimi serinletdiğinizin bir kanıtı olarak aldım buraya.Ne diyeyim teşekkürler üstad.

    Cevap Yaz
  • Nurten Hürel Terazi
    Nurten Hürel Terazi

    kalemi kırmak bana nedense ölümü hatırlattı....dinden uzaklaşmak,öleceğini unutmak,hesabı unutmak böyle şeyleri yaşatıyor bence....daha iman ile bakabilsek yanlışlar azalacaktır....kavgalar gürültüler,sevgisizlik bunları yaşatan...tabiiki birde maddi imkansızlıklar...isteklerin bitmemesi.....eskiden insanlar bir tencere...birkaç kaşık....ne kadar mutlularmış...herkes...(eskiler.)hep böyle anlatıyorlar....bizlerse eşyaların kölesi olduk..onlara ulaşabilmek içinde kavga ,gürültü....doğru bulmuyoruz ama bu döngünün içindeyiz....doğruyu bulmak ümidi ile....saygılar....nurtenhurel

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Mehmet Çoban