Kendimi bir tartışmanın içinde buldum
Bir sürü söz vardı, arasında kayboldum
İnsanlar konuşuyorlardı
Birbirlerine bağırıyorlardı
Olur du? Olmaz dı?
Kesilir di? Kesilmez di?
İlk anda hiçbir şey anlamadım
Kurban ne? Kavrayamadım! ..
Uzaklaştım oradan
Yürüdüm, yalnızca yalnızlıklara
Daldım içimdeki yolculuklara
Tazeledim geçmişteki anılarımı
Hatırladım insanlığın kurbanlarını
İnsanlar hatırladıkça tanrılarını
Kurbanlarını tanrılarına sunuyorlardı! ..
Kabil ve Habil ilk hikâye
Biri tarım ürünü, diğeri canlı hayvan
Sunmuşlardı tanrılarına hediye! ..
Sınayacaklardı tanrılarına inançlarını
Sınayacaklardı tanrılarına yakınlıklarını
İçinde öz vardı, samimiyet vardı sunuşun
Tanrının cevabıydı yalanın yok oluşunun
Sonra tarih gördüm geçmişte
Kurbanlardan söz eden
İnsanları, köleleri, çocukları
Yaşlıları, kızları, kadınları
Canlı cansız bütün varlıkları
Tanrılarına kurban eden! ...
Birikmiş insanlar ulu bir çınar altında
Yaklaştım onlara, katıldım aralarına
Delikanlı biri konuşuyordu onlara
İlk anda garipsedim söylenenleri
Sonra sevdim delikanlının sözlerini
Diyordu,
“Ey insanlar,
Tanrı insanlardan
Sadece sadakat bekler
Sadece samimiyet bekler
Bakınız tanrının sözlerine
Çıkar yoktur hiç kendisine
Hayır için ver demişse
Tanrın için kurban et demişse
Hiç biri gitmez ona
Hepsi kalır insanlığa
Bireysellik yoktur tanrının sözlerinde
İnsanlıkla paylaşmaktır her şeyi emirlerinde
Tanrı,
Zorlamaz insanı illaki
Şunu ver, bunu ver diye
Gücün varsa, yetiyorsa neye
Verirsin tanrına hediye! ..
Tanrımız der ki,
Beni sevindirmek,
Kulumu sevindirmektir....
Beni doyurmak,
Kulumu doyurmaktır....
Bana yaklaşmak,
Kuluma yaklaşmaktır....
Bana bir şey sunmak,
İnsanlığa sunmaktır........
Öyleyse ey insanlar! ..
Bırakın atalardan gördüklerinizi
Görün, anlayın insanların hallerini
Bir tarafta, yoksulluktan inleyenler
Bir tarafta, açlık sefalet çekenler
Bir tarafta, öksüzler yetimler
Bir tarafta, bir deri bir kemikler
Bir tarafta, zulüm görenler
Bir tarafta, doğal felaketler
Felaketler, felaketler, felaketler
Felaketler altında inleyenler! ..
Bizlerden yardım elimizi beklerler
İçten, derinden, ellerinizi uzatın derler
Görmemişse gözlerimiz bunları
Duymamışsa kulaklarımız onları
Kalbimiz yaşıyorsa tüm katılığını
Yazık etmişizdir akıttığımız kanları
Ey insanlar,
Bizler,
Şu kesilir mi?
Bu kesilir mi? Derken
İman yok olur gider gönülden
İbadet kurtulamaz hiç şekilden
Adak, kurban
Farz değildir insana
Allah için verirsin sevabına
Sunarsın insanlığını, insanlığa
Elinde, gönlünde ne varsa! .........
Bu özlerle tanrına yaklaşsana! .. “
Titredim sözlerden
Titredim sözlerdeki özlerden
Döndüm kendi içime
Sordum imanımı kalbime
Hani neredesin ey inancım diye? ! ..
06.01.2006-İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 6.1.2006 01:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Komşun aç yatarken sen tok durma demiş yüce Allah...Ve kul hakkıyla gelmeyin diyor karşıma...Bunlar hep insanların birbirine yardım etmesi fakiri fukarayı gözetmesi anlamına geliyor...
Elbette Allah'ın huzuruna kestiğimiz kurbanların derisi değil amellerimiz gidecek. Ama be kendim kesilip etinin 7 fakir aileye dağıtılmasından yanayım. Ki teknoloji insanları birbirinden ne kadar uzaklaştırırsa bayramlar insanları birbirine o kadar yaklaştırıyor.
Hayırlı bayramlar diliyorum. Selam ve saygılarımla...
Saygilarimla
TÜM YORUMLAR (5)