"Yaş otuz beş! yolun yarısı eder"
diye başlamıştı bir ömrün yangını Cahit,
oysa çoğumuz henüz sözcük seçerken
yarım kalmış cümleler gibiydik…
bir gövdeye ağır gelen kalp gibi,
bir şiire fazla gelen yalnızlık gibi.
Sen gittin,
saat on yedi otuzda durmuş gibi her şey
bir dakikalık suskunlukla
tutup bekledik
şuursuzca
ölümün ne demek olduğunu anlayarak.
Ve
"Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim"
dedi Asaf,
ve gitti.
Bize de kaldı
her harfi ağıt olan cümlelerin
boğazımıza dizilmesi.
Göz göze geldiğimiz her susuş
onun iki dudağının arasından düşmüş bir yarım mısra
gibi bekliyor hâlâ cam kenarlarında,
boşlukta yankılanan son bir “keşke” gibi.
Özdemir,
bir çırpıda
her şeyi söyleyip hiçbir şey anlatmadan
çekip gitti bu dünyadan
sanki bir zarfa mühürlenmiş ayrılık gibiydi suskunluğu.
Ve sen Turgut,
"Bir daha ben böyle sevmem"
dedikten hemen sonra
sevgisizlik denen hastalığa yakalandı bu şehir.
Camları hep buğulu kaldı
senin geçtiğin sokakların.
Bir tabutun arkasında yürüyen kelimeleriz biz şimdi,
ömrüne sığmayan mısralar gibiyiz,
biliyoruz.
Seni çağırıyoruz ama
dizelerin karışıyor yıldız tozlarına.
Dik tutamadık
senin bakışını taşıyan gökyüzünü.
"Uçurumları sevdi kadınlar"
dedin ya bir kere,
her kadın
bir sen eksik
ağladı rüzgâra.
Ve Ümit Yaşar,
adı gibi uğrunda
bitmeyen yaslar bıraktı.
"Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın"
diye haykıran her kalp
biraz seninle paramparça.
Biraz seninle sustu.
Ve sevmeyi öğrendi
ama tamamlayamadı kimse
senin bıraktığın o yangın cümleleri.
Siz gittiniz...
Ve biz
hep bir sonraki şiirinizi bekledik.
Olmadı.
Yazılmadı.
Yazılamazdı.
Çünkü her harfi ömrünüzden damıttınız.
Gidişiniz bir dize gibi
ama başı sonu belli olmayan türden.
Sonsuzluk gibi.
Geceye benzer bir eylül gibi.
Yarım bir vedanın
tam ortası gibi.
Artık biliyoruz:
Yeni bir şiir yazmayacaksınız.
Bizi yeniden vuracak bir kelime doğmayacak sizden.
Ama her ölüm yılınızda,
her doğum gününüzde,
her sokak lambası altında bir sarı yaprak düşerken,
birileri
sizden bir şiir okuyacak
ve
sanki hâlâ buradaymışsınız gibi
göğe bakacak.
Çünkü bir insan
gözyaşımızda yaşıyorsa
aslında hiç ölmüyordur.
Ve biz hâlâ
sizden öğrendiğimiz gibi,
bir gölgeye yaslanarak
şiir yazıyoruz.
Ama hiçbirimiz sizin kadar
yaralı bir kalbi
tek kelimeyle anlatamıyoruz.
Kayıt Tarihi : 16.7.2025 18:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!