Yazılarım: Yumdu gözlerini adam (562)

İbrahim Arslan
1000

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Yazılarım: Yumdu gözlerini adam (562)

Yumdu gözlerini adam... En başına gitti dünyanın, dünya en son yaşlarındayken... Dünya şimdiki gibi ihtiyar/bunak değildi. Yeni doğmuştu anasından...

Yemyeşildi, masmaviydi, bembeyazdı, kapkaraydı, kıpkırmızıydı, sapsarıydı her şey... Yumdu gözlerini adam. Ve bu dünyada şimdi bir O, bir Âdem, bir Havva vardı... Üçü de bambaşka yerdeydi...

İlk cinayeti gördü...

Çaktırmadan Nuh'un gemisine bindi adam... Takım elbiseli idi. Kravat vardı... Gemi ise günler günler sonra, belki de aylardan sonra bir dağa oturdu... Oh be dedi adamda diğer insanlar ve hayvanlar gibi... Koştu, zıpladı... Diğerleri gibi o da yeni doğmuş gibi dağıldı... Dünyanın nüfusu o zamanlar neydi ki? Üç aşağı beş yukarı...

Büyücüler büyüdü. Her türlü insan türedi. Hazreti Âdem’in öğrettikleri her şeyi insanoğlu çabuk kavradı... Dünya bu, dünya kadar adam olmalıydı dolması için... Ve o zamanlar dünya karınca kadar sanılıyordu...

Yumdu gözlerini adam... Ve bir kovadan çıktı... Çıktı gitti Mısır'a... Mısır'ın adı o zamanlar da Mısır'dı. Yusuf'u zindana attılar, üzüldü adam...

Ve bundan sonrasını yazmıyorum...

Çünkü açtı gözlerini adam gerçeğe...

Çünkü yazıya bu dakikadan sonra bir kadın girmişti...

O kadını sıkıştıramamıştı gözlerini kapadığında bir yere... Ve şimdi o kadın çimdiklemişti onu... Çık hayallerden diye...

Dünya yine ihtiyardı, bunaktı, yaşlıydı... Ve insanlarla her tarafı doluydu. Karınca gibi değil öküz gibiydi... Sapsarı değil, sarı bile değildi, kıpkırmızı değil, kırmızı bile değildi, kapkara değil, kara bile değildi, bembeyaz değil, beyaz bile değildi, masmavi değil, mavi bile değildi, yemyeşil değil, yeşil bile değildi... Adam gözlerini açtı... Kadına baktı doya doya, kadınına baktı...

Öldü.

14.01.2014

İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 19.3.2014 16:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Arslan