Şu güzel ülkemizi, Türkiye'mizi bir odaya benzetirsek;
Üçünü de bir odaya toplamıştı biri, ama kim?
Sağırdı birinin adı, dedi ki: Siz beni duyabiliyorsunuz ama ben sizi duyamam. Nedir bu başımıza gelen. Yukarıdan mı geldi aşağıdan mı, sağdan mı, soldan mı? Kuldan mı geldi, Allah'tan mı? Bu odada ne işimiz var, söyleyin... Ama ben sizi duyamam. Duyamazdı, istese de duyamazdı!
Kör olan da dedi ki: Siz beni görüyorsunuz, lakin ben sizi göremem. Bir derde müstahak olduk kesin. Şimdi ben konuşuyorum ama beni bu odada bir duyan var mı bunu bile bilmiyorum... Siz benim halimi görüyorsunuz lakin ben sizi göremem... Göremezdi evet! Yani istese de göremezdi!
Dilsiz ikisinin de meramını anlıyordu. Ama konuşamıyordu işte... Meğer konuşamamak ne büyük sıkıntıymış. İçindekileri diyemiyordu işte... O hem görmüştü, hem duymuştu. Keşke hiç olmasa yazabilseydi gördüklerini, duyduklarını... Konuşamıyordu evet! Biraz zorlasa belki de şakır şakır da konuşurdu Allah bilir ya!
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta