Sevgiden kurulu bir dünyada yaşamadık. Hep kavga- gürültü, hep kargaşa, hep yaşamak uğruna birbiri ile savaşan yığınlar olduk. Birimiz birimizden çıkar sağlamazsa selam bile vermeyecek kadar körleştik, köreldik… Bu insanlığın bitme noktasına kaderin rıza gösterdiği, bu savaşta: batmadan kalacak, kirlenmeden, insanlığı yine inşa edecek, abideleştirecek nesilleri büyütemedik.
Hep sevgiden yoksun olarak büyüdük. Belki de bunun ceremesini hayat dolu olan her şey de çekecek! Ağaçtaki bir kuş bile ya da rüzgârla savrulan yaprakta.
İnsanlığın bitmeme savaşı vermesi gerek!
Oysa ne güzel anlatır doğa, doğasız yaşanılamayacağını… Suratımıza tokat olarak çarpar, yeşili yok edince, bize manzaramızın nasıl da yok olacağını! Bir balık bile bilir boşuna yaratılmadığını da o da gayesiz yaşamaz. İnsan çok ağır yük yüklenmiştir. Ya altından kalkacak ya altında kalacaktır. Elbet altında kalacaktır insan gibi yaşamayı, insan olmayı bıraktığı için!
Bilirim insan denilen şu canlı türü hep çıkmaza çıkmak, imkânsıza gitmek, yapılmayanları yapmak arzusuyla yer bitirir ömrünü. Yaşlanmaya çare bulamazken, ölmez bir eser bırakmayı tehir de ederek canı bu dünya uğrunda çıkacak. Hiç ötesine hazırlanmadan yolun ötesine gidecek. Ekmek peşinde koşan her birimiz, ekmeği paylaşmayı ise düşünmeden, muhtaç olanı görmeden ya da giyindirmeden, nihayetinde yok olup gidecek, eskiyecek şeyler peşinden koşup gittikçe, her gün insanlığımız da, insanlıktan sorgu- sual ederek geçip gideceğiz. Aynaya bakmadığımızdan mı yoksa çok baktığımızdan mı bilemem iç yüzünü görememiş, betonlaşmış bir muamma ordusu olmuşuz.
Teknoloji çöpleriyiz ki belki bizden beklenen de bu idi!
Üretmeyen- tüketen, sormayan, sorgulamayan, zevk- sefa içinde yüzen, hazırca ya konan vs. İşte bu yüzden ağaçtaki kuş kadar huzuru bulamamışız, ağaçtaki kuş kadar bile hayattan habersiziz.
Şu an geçiyor işte zaman! Yakalasan da yakalayamasan da…
Bir uçurtmayız şu gökyüzünde. Ya o uçurtmanın ipiyiz. Kimin elindeyiz var mı bilen peki?
Rüzgâra mı teslimiz. Ve gökyüzüne. Peki, kim itiraz edecek buna. Ne zaman kurtulacağız elinde tutuklu olduğumuz elden. O hayattan…
Sevgiyle çarpan yürekler lazım bize. Azaldıkça ve bunun nesli tükendikçe hiçbir şeyden şikayet etme daha! Bunun müsebbibi sen, sen…
Hepimiz senin sevgine muhtaçsak…!
11.11.2014
Kayıt Tarihi : 11.11.2014 10:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!