CAMİLER VE TOPLUMUN DÖNÜŞÜM MERKEZLERİ
Camiler birleştirici mekanlar olarak asli vazifelerine ne zaman dönecek. Arap mescid demiş namaz kılma mekanlarına; mescid yani secde edilen yer. Secde kişinin Allah’a en yakın olduğu ibadet. Namazın bir rüknü gibi görünse de kulluğun en çok ve derinden idrak edildiği ibadet rüknü.
Bu rükün kendi başına bir ibadet şekli aynı zamanda. Tilavet secdesi, şükür secdesi olarak karşımıza çıkıyor bu ibadet. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’de de bu adla geçiyor. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa özel isimleri yanında,’Allah’ın mescidlerini Allah’a ve ahiret gününe iman edenler imar eder ‘ayetinde cins isim olarak geçer.
Biz Türkler bu ad yerine onun toplumsal fonksiyonunu öne çıkaran bir isimle anmışız tarih boyu. Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii. Ancak bu fonksiyonu nedense Cumhuriyet tarihi boyunca engellenmiş, adeta yasaklanmıştır.
Biz şimdi ülkenin demokrasi ayarından sonra öncelikle bu noktayı ele almalıyız. Dahası bu ülkede maddi kalkınmanın bu denli yükseldiği, ilerlediği şu zamanlarda onunla at başı gitmeyen manevi kalkınmanın aşırı dünyevileşmeye yol açmasının gençliği dejenere ettiği ya ve z kuşaklarının zuhur ettiğini görmek bu gençliğin iyi bir gelecek vadetmediğini anlam gerek. Yalnızca anlamak yetmez bu gidişin önünün alınması, gençliğin maddi gelişmeye kurban edilmemesi için gerekli önlemlerin alınması bir zaruret halini almıştır.
Bu zaruretten daha ileri hayati bir zorunluluktur. Bu alanda yapılacak bir ihmalin geleceğimizi karartacağını bilmek için kahin olmaya gerek yoktur. Bu önlemlerden birsi de camileri asıl fonksiyonlarına kavuşturmak olacaktır. Camileri toplumun değişik kesimlerini eğitmede en uygun mekan olduğu hatırdan çıkarmamalı. Milli eğitimi millileştirme, ahlaki nesiller yetiştirme söyleminin bir parçası da bu olmalı değil mi? burada en büyük vazife Diyanet’e düşmektedir.
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta