BASKICI REJİM, ERMENİLER, TÜRKLER VE KÜRTLER
Bu ülkenin son yüzyıllarda garip bir macerası var. Osmanlıyı bölen ırkçılık hareketleri bu gün Türkiye’nin de başına bela. Moiz Kohen Tekinalp adlı Yahudi’nin kaynattığı bu fitne kazanı önce koca bir imparatorluğu yıktı, parçaladı ve ulus devletlere ayırdı.
Bu yıkımın kalıntılarından biri de ırkçı bir söylemle oluşturulan Türkiye oldu. Bu Türkiye başlangıçta demir bir yumrukla yönetildi. Her türlü ayrılıkçı fikir Tunç bir elle ezildi. Gerek Kürt, gerek Türk, gerekse Ermeni her ırk devrimler karşısında ezilmeye mahkûmdu.
Uzun yıllar ülkedeki tüm fikirler bastırıldı. Başta dini duyarlılıklar olmak üzere bütün düşünce ve hayat tarzı sorgulandı, yasaklandı ve yok edilmeye çalışıldı. Tek parti diktatoryasının üstünü örttüğü, ama yok edemediği sorunlar zamana yayıldı. Zamana yayılmakla kalmadı derinleşti, ilerledi, kangren oldu.
Kanla bastırılan şeyh Said isyanı, Kürt hareketinin ilk raunduydu. Bütün yurdu saran İstiklal mahkemelerinin yurt çapında estirdiği terörün, halk vicdanında açtığı yaralar yıllarca unutulamadı ve devletle millet arasında onulmaz yaralar açtı.
Çanakkale’de şehit olan kişi sayısınca insan devrim düşmanlığı suçlamasıyla idam sehpalarına gönderildi. Ulus’tan Kızılay’a kurulan damlarda sallananlar yüzünden yayalar yürüyemez olmuştu.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta