AVRUPA BİRLİĞİ VE ÖTEKİLEŞTİRME
Ötekileştirme insanın yapısında var. Nerede ve ne zaman bir fırsat bulsak hemen birilerini ötekileştirmeye bayılırız. Kendimizden fakir birini görsek ya da üstü başı kirli bir işçi, bir amele hemen ötekileştirmiyor muyuz?
Yıllar yılı Kürt vatandaşlarımız Kıro diye aşağılamadık mı? Yıllarca Romen vatandaşlarımızı Çingene diye aşağılamadık mı? Hala daha aynı yolda yürümüyor muyuz? Aynı hal ve minval üzere.
İşte Batı da aynı hal ve minval üzere bizi ötekileştiriyor. Önce biz Avrupa’ya işçi diye gittik. Batılı tarihi şuur altıyla biz davul zurnayla karşıladı. Ancak biz o Osmanlı değildik artık. O iman kuvveti ve ahlak timsali Osmanlı hayali ile bu gerçek örtüşmüyordu. Kısa zamanda aradaki farkı anladı batı. Ve bizi işte o gün ötekileştirmeye ve aşağılamaya başladı. O gün bu gündür aynı hal ve minval üzere bunu yapmaya devam ediyor.
Oysa asırlarca batı Osmanlı korkusuyla yaşadı. Anneler çocuklarını ‘Osmanlı geliyor’ diye korkutarak uyuttu. Dahası Osmanlı bir fermanıyla Avrupa’da olan her hadiseyi bertaraf edebiliyor, her türlü haksızlığı önleyebiliyordu. Kralları tahtından alaşağı ediyor, hanedanlıklara son veriyor, yeni hanedanlıklar tesis edebiliyordu.
Ama gel gör ki devir döndü, her şey ters yüz oldu, aşağıda olanlar yukarıya, yukarıda olanlar aşağıya çevrildi. Dün Kâfir diye hor gördüğümüz batılı bizi hor görmeye, aşağılamaya başladı. 2.,3. Sınıf insan haline getirdi.
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.