Yazılar 1 Şiiri - Bilal Yavuz Şiirleri

Bilal Yavuz Şiirleri
145

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yazılar 1

TASAVVUF İNCİLERİ 1

Manasız madde, maddesiz mana: ruhsuz cesettir, gövdesi ruh...

Cenab-ı Hakk hazretlerinin mana aleminde insan ancak kabı kadar sonsuz denizi algılar, hayat suyundan aklı kadar, kalbi kadar anlar.

Bir derde deva, bir yaraya merhem olmayan başkasının hayatına anlam olamaz.

İdrak sırra varınca, arslan ile ceylan kardeş olur kucakta, kurt ile kuzu bir olur.

Bir karıncadan dahi bin hikmet ayan olur, her saniyesinden lezzet alınır yaşamın, acıdan bile...

Uzlet ki zamanla dağın kendisi kılar sabreden vefalısını, tefekkür ki fikre dönüştürür dostunu.

Kainata alışamayan müridler, kainatlaşan mürşidlere dönüşür.

Evren içinde evren içinde evren içinde evren içinde evren bir varlıktayız yokluğun ortasında.

Bir avuç ışıktan bin türlü sırdaşlık öğrenir cümle karanlık, mukaddes aşk, nefesi olur alemin, can gözünü açana nice alemler ayan olur.

Hakk'a, hakikate, hukuka aşık yiğitlerin er meydanıdır mücadele, ancak sırra erenler sabit olur gayret yolunda, çilehaneler bahçelere dönüşür cesur yürekleriyle.

Mekke, Medine, Kudüs, Diyarbekir gibi göklerde yoğrulup yere indirilen şehirler, kıyamete dek usanmadan doğrudur evliyalarını, medeniyet özüne döner güzide topraklarda.

Ne mutlu hakkıyla sevenlere, sevilenlere, sırdaş olabilenlere, ne mutlu...

TASAVVUF İNCİLERİ 2

İnsan ki evren içinde evren içinde evren...
Kainat ki evren içinde evren içinde evren...

İnsan küçük alem, kainat büyük alem, insan ve kainat nasıl da özel...

Geldik gidiyoruz, mesele şu, zulamızda neler var?

İyiliğimiz kadar insanız, doğruluğumuz kadar güzel, vicdanımız kadar onurlu...

Atom bir alem, hücre bir alem, doku bir alem, organ bir alem, orman alem, nehir alem, surlar alem, Diyarbekir bir alem, ülke alem, kıta alem, alem içinde alem...

Halklardan insanlık, halklardan hayvanat, halklardan nebatat, halklardan haşerat... Ve her halk her tür her cins her renk de ayrı bir alem...

Alemlerin Rabbine gönülden hamd olsun, çokluk ki O'nun tekliğine ne özel delil...

Varlık ve yokluk, karanlık ve aydınlık, sıcak ve soğuk, tatlı ve acı...
Her şey çeşit çeşit, zıt zıt, şekil şekil... Ama kaynak bir...

Şunca alem içinde sadece insan türünde cani var, insan türünden seri katil çıkabiliyor, insan türünden Hitler gibi vahşi öncüler ve gaddar kitleleri çıkabiliyor, vay ki ne vay, insanın vereceği hesaba... Veyl...

İçimizde saklı onca kötülük potansiyeline rağmen iyi kalabilmek, doğru olabilmek... Salih insan işte bu yüzden belki melekten üstün olacak...

İyilere, doğrulara, dürüstlere bin selam...
Kötülere, hayınlara, zalimlere bin lanet...

Şu adaletsiz dünyadan sevk, sonsuz adil bir mahşere. Ne mutlu ezmeyenlere, çiğmemeyenlere, yaraları nazikçe saranlara, barış ve kardeşlik için sahiden ömrünü ortaya koyanlara, kandan ve kinden beslenmeyenlere ne mutlu.

Haklının haksızdan hakkını kökünden söküp alacağı günler ne çetin... Eyvallah...

Gün gelir menzile varılır, gün gelir elbette ölüm de ölür, iyilere ne mutlu, garibanlara ne mutlu, mazlumlara ne mutlu, zalimlere ne acı.

O halde yelkenler fora... Üzülme ey mazlum can, hüzünlenme, Allah bizimle...

İyilere, mazlumlara, doğrulara vekil olarak O yeter.

Bilal Yavuz

HAKİKAT LEMALARI

İslam sadece namaz, oruç, zekat değildi.

Mesela çocukları tecavüzle öldürenleri idam edip adaleti sağlamak da en büyük müslümanlık alametlerinden biriydi.

İşkence edilerek öldürülen masum hayvanların dahi intikamını zalimden söküp almaktı İslam...

İki halk savaştı mı, aralarında adaleti sağlayarak barışı bulmak, kardeşliği pekiştirmekti İslam...

Irkçılara, hamaset cahillerine, kibir budalalarına hak için tevazu göstermeden karşı çıkmaktı.

İslam Ömer gibi olmaktı, Ali gibi...

Hakiki tasavvuf bir tarafa, zamanın miskin ve tembel, cahil bırakan kof tarikatçiliklerine, embesil grupçuluklara karşı durup mümin canların birliğinden yana olmaktı, Akif gibi Kur'an ile terakki peşinde olmaktı.

İslam, sahtekar münafıkların, yanmayan kefen satıcılarının, din tacirlerinin, yobaz softaların anlattığı yalanlar değildi.

İslam yalnızca Kur'an ve sahih hadisler, sahih sünnet idi. Bu sarsılmaz yola göreydi hakiki içtihatlar, istişareler, yönetmelikler...

Sahteliklerle, zayıf rivayetlerin peşinde menfaat kayıklarıyla, bidatlerle, yalan kehanetlerle, embesil miskinliklerle hevasının peşinden sürüklenenlere ne yazık...

Kendilerini evliya diye peşkeş çeken bu saray soytarıları, canını Allah için veren gerçek evliyalar olan şühedayla hiç bir olabilir mi, kuşkusuz tırnak dahi etmezler.

Tacirliği din edinen iki yüzlüler elbette hak namına mücadeleye karşı duracaklar, elbette insanları mücadele yerine türlü bidatlerle uyuşturacaklar, ki işleri görülsün, bol bol köleleri olsun, içimizdeki kötüler kötülüğüne devam edecek, asıl soru şu, iyilerin, doğruların ittifakı nerede?

Sahtekarlar artık ifşa dahi edilmiyor, bu binbir sapkın yola sapış, tükeniş nereye kadar? İnsanları tek yol olan hakka, hukuka çağıracak davetçiler nerede?

İslam'ın işine gelen tarafını alıp işine gelmeyen tarafını gizlemeye çabalayan sinsi hilebazlara yazıklar olsun.

İslam'ı ırkçılığına peçe yapmak isteyen haysiyetsizlere yazıklar olsun.

Müslümanlar hakiki İslam hukukuna itaat etselerdi, bugün her imanlı millet tüm haklarını almış olurdu, öz anadillerde hakiki eğitimler sağlanmış olurdu, hakiki cezalar gelir, katliamlar, tecavüzler, hırsızlıklar, sapkınlıklar iyice azalmış olurdu.

İçimizdeki gayrimüslim azınlıklar dahi dünyada en güzel kanunlarla güvence altında olurdu. Harici ve rafızi ve evanjelist ve siyonist ve faşist olan bütün bir terör hadisesi kökünden kurutulurdu.

Canlarımız kudret elinde olan Cenab-ı Hakk hazretlerine kasem olsun ki, bize gereken gayret imanımızda saklıdır, yeter ki inanalım, azmedelim, başarabiliriz, dünyanın türlü türlü o vatandaşını yönetemediği boş yönetim biçimleri hep hikaye, her yerde çılgınca zulümler var, tek kurtuluş Asr-ı Saadet özüne geri dönmek, dosdoğru bir yönetime ancak o zaman yine kavuşabilir iman edenler, insanlık...

Ancak o zaman hiçbir firavun bir devleti maske edinip bir millete zulmedemez...

İslam sadece namaz, oruç, zekat değildi.

İslam barıştı, mücadeleydi, iyilikti, doğruluktu, güzellikti, erdemdi, gerçek özgürlüğün yurdu, hakiki mutluluğun ülkesiydi.

Hayatları ütopyalarla geçenlere aldırmayın, bizim önümüzde hakiki yaşanmış bir asır var, en somut örnek, tarih kitaplarında milyon kaydı ve delili olan ve her kesimin övdüğü bir asalet dönemi önümüzde rehber, o dönem gibi olmasa da yeni bir altınçağı biz de yaşayabilir, yaşatabiliriz...

Yeter ki sahiden inanalım, ihlas ile azmedelim... Vesselam...

Bilal

Bilal Yavuz Şiirleri
Kayıt Tarihi : 6.6.2022 21:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bilal Yavuz Şiirleri