İtişip kakışmayın,
Oturup kokuşmayın,
Anlamsız bakışmayın,
Yazık o sandalyeye.
Ne amaçla seçildin?
Gün geçtikçe açıldın.
Yüksek maaşı aldın,
Yazık o sandalyeye.
Köy kahvesi mi sandın,
Dokunulmazlığı da aldın.
Çevrene haber saldın,
Yazık o sandalyeye.
Kimseyi beğenmezsin,
İyisini bilmezsin,
Belki daha gelmezsin,
Yazık o sandalyeye.
Köye çoban mı seçtik,
Nice hallerden geçtik,
İzlemekten de bıktık,
Yazık o sandalyeye.
Aç mısın, susuz musun?
Yoksa uykusuz musun?
Esneyip duruyorsun,
Yazık o sandalyeye.
Yüzsüzdür utanmayan,
Cahildir uyanmayan,
Vatan için yanmayan,
Yazık o sandalyeye.
Şaşarım halinize,
Ne söz verdiniz bize,
Toplandınız meclise,
Yazık o sandalyeye.
Allah korkusu’ da yok,
Vatan duygusu da yok.
Küstahlık haddinden çok,
Yazık o sandalyeye.
Öpmediğin el yoktu,
Bilmediğin dert yoktu,
Dertlere ilaç çoktu,
Yazık o sandalyeye.
Ye kürküm, ye dünyası,
Boşa seçmen rüyası,
İnsanın yüz karası,
Yazık o sandalyeye.
Niçin seçeriz sizi?
Utandırdınız bizi,
Pis ettiniz meclisi,
Yazık o sandalyeye.
Size inananlara,
Sözüne kananlara,
Vatanı satanlara,
Yazık o sandalyeye.
Utanacak bunca hile,
Ne söylesem az bile,
Baksanıza vekile,
Yazık o sandalyeye.
Koyun güdemezsin sen,
Ne halt etmişim ben,
Uzanıp gelirsin yan.
Yazık o sandalyeye.
Ağaçtan ok da çıkar…da,
Dürüste sözüm yok da,
Vatan hayini çokta
Yazık o sandalyeye.
Dertli daha ne desin?
Soğan ekmek mi yesin,
Allah belanı versin,
Yazık o sandalyeye.
Kayıt Tarihi : 1.3.2008 20:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!