Değerli Kardeşim.
Yazıma göstermiş olduğunuz ilgi ve değerli yorunuz için teşekkür ederim.
Bir mümin kardeşim olman beni ziyadesi ile memnun etti.
Müslüman senin de beyan ettiğin gibi zulmü durdurmayı,
adaleti hakim kılmayı hayatının gayesi bilen insan demektir.
İşte bizleri yoktan var edip,
nimetlendiren ve nimetlerinin en büyüğü olan VARLIĞINDAN haberdar eden Rabbimizin kullarına ve başımızın tacı, gönlümüzün sultanı, aklımızın mürebbisi, nefislerimizin terbiyecisi, hakkın habibi, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Sav.min, ümmetine, adaleti şahsi ve toplumsa hayatta hakim kılma ve devamının teminini sağlama adına sizin de bildiğinizi tahmin ettiğim, cihan paha ayet ve hadis tavsiyelerinden bir kaçını aşağıya kaydediyorum.
Kur’anımızda Yüce Rabbimiz;
Namazdan, Oruçtan, Hacdan, Zekattan Vs. çok üzerinde durup yapmamız gereken TABİR CAİZ İSE FARZLAR ÜSTÜ BİR FARZ GİBİ “ emri bilmaruf nehyi anilmünkeri” Allah cc. için yapılacak ve Allah cc. nezdinde, sair amellere de makbuliyet kazandıracak bir vasıf olarak ortaya koymuştur.
Yani emri bilmaruftan maksat ve mana “ iyilikleri yaşamak ve yaşatmak.”(hakkı, adaleti, ahlakı, salihat denilen her türlü iyiliği yapma ve yaptırma, yaşama ve yaşatma, yapılması adına imkan ve zemin hazırlamak.)
Nehyianil münker ise;
İnsan onuruna,
İslam izzetine yakışmayacak,
mütecaviz his ve bencil menfaatlerin kölesi olmamak,
olanları uyarmak, kötülüğe giden yolları kapamak ve geçit vermemek.
Yeryüzünden küfür, zulüm ve ahlaksızlık kalkıncaya kadar Müslüman’a cihat farzdır.
Yukarıda metin ve mealen aktarmaya çalıştığım ayetler ve aşağıda aktaracağım hadislerden hareketle,
Müslüman Hakkın temsilcisi,
adalet ve ahlakında bekçisidir dersek mübalağa etmiş olmayız sanıyorum.
İanetün kufri kufra, ianetün zulmi zumla.
Elbette küfre rıza küfür, zulme rıza zulümdür.
Haksızlık karşısında susan DİLSİZ şeytandır.
Bir münkerat (zulüm, kötülük) gördüğünüzde onun def-i için elinizle,
gücünüz yetmiyor ise diliniz ile,
ona da imkanınız müsait değil ise
kalben buğz (nefret, memnuniyetsizlik) edip oradan uzaklaşınız der sevgili rahmet peygamberi Efendimiz.
Başta İslam olmak üzere;
Bütün semavi dinler zalimin karşısında,
Mazlumun yanında yer almış ve zulüm son buluncaya kadarda kutsal mücadelesinden vazgeçmemiştir.
Hz. Musa firavunun, Hz. İbrahim nemrudun, Hz. Muhammed Sav. de zamanı itibariyle Mekke müşriklerinin karşısında tevhit, hak, adalet ve ahlak mücadelesini vermiş olup,
Kıyamete kadarda ümmetleri vesilesi ile
insanlığın en büyük saadet kaynağı olan ebedi hayat müjdesi veren iman düşmanı küfür ve muasır versiyonları ile
dünyevi saltanatlarının devamı,
vahşi ve canavarlaşmış ekonomi çarklarının çalışmasını sağlamak ve hızlandırmak için ADALET VE AHLAKI tehdit eden,
zalim tağutların ve temsili otoritelerinin karşısında
zulme karşı mazlumun yanındaki yerini koruyacaktır.
Evet mümin olmak,
adil, ahlaklı ve mesuliyet sahibi olmak demektir.
Bu mesuliyet,
önce İnsanı mükemmel yaratan,
nimetleri ile perverde edip yaşatan,
tüm varlığı emir ve istifadesine sunan
Alemlerin Rabbi Allah cc. Hz.lerine karşı
iman, ibadet, muhabbet ve sadakat,
ikincisi,
kişinin kendi nefsine karşı
onu cehenneme çeken anaforlardan korunmak,
Allah’ın rıza ve rıdvanını kazandıracak salihatta sabır ve devam göstermek,
Üçüncü olarakta,
içinde yaratılıp
emeklerinden istifade ederek yaşamakta olduğu
insanlık ailesine karşı olan sosyal sorumluluklarıdır.
Hayatın bütün ünitelerini içine alacak kadar kapsamlı olan bu temel sorumluluklar,
önce aklı,
sonra aklı kullanmanın emaresi olan iman,
sonrada, temyiz yaşı veya yeteneği olan buluğ ile başlar,
akıl, iman ve buluğ yeteneğinin devam ettiği sürece,
son nefese kadar da kesintisiz devam eder.
Allah’a karşı sorumluluğumuz,
Rabbimizin bize karşı olan yarattığını yaşatma sorumluluğunun devamınca.
“Va-bud rebbeke hatta ye-tiyekel yakin.” 15/99
Sana yakin hasıl oluncaya dek Rabbine ibadet et.
Yani mülkünde yaşadığın,
nimetlerinden istifade ettiğin,
nefes alıp verdiğin sürece Allah’a karşı olan kulluk vazifelerine devam et.
Nefsi sorumluluklarımızda,
Dünya hayatımız adına, nefsimizin hoşuna gitmese de gayrı ahlaki, gayrı insani, gayrı İslam’i onur, izzet, iffet, itibar ve salığımızı tehdit eden zararlılardan sakınmak ve korunmak.
Yine nefsimize ZOR gelse de
insan onuruna, İslam izzetine yakışan helal dairede (ahlaki) yaşamak,
adil olmak, kimsenin aşına, işine, eşine, malına canına göz koymadan, el uzatmadan, kast etmeden nimet ve imkanlardan faydalanmak, çevresine fayda sağlayacak bir hayat tarzı benimsemek ve ortaya koymak.
Üçüncü olarak,
İçinde neşet etmiş olduğumuz,
emekleri ile hayata tutunduğumuz
bir ferdi olduğumuz insanlık ailesinin
kolektif mücadelesinin sürkilasyonunu tamamlamak ve
devamına katkı sağlamak adına
insanlarla yine ahlak,
adalet ve muhabbet ortak paydasında buluşarak
problem kaynağı değil,
problemleri çözen ve çözüm üreten bir birey olmak.
Tabi bunları yaparken de.
Dünyayı kana bulamış ve İnsan kanı ile beslenen,
anarşi ve terör kaynağı,
aynı gövdeni iki dalı,
aynı nehrin iki kolu olmalarına rağmen,
biri diğerinden farklı ve haklıymış gibi, sureti haktan görünen;
dini duyguları,
manevi değerleri yok sayan,
insan doğasına zıt firavunane,
nemrudane düşüncelerin dümen suyuna kapılmadan,
İhtilalci değil,
inkalpçı bir ruh ile
anarşi ve terör ile değil,
sevgi, kardeşlik, merhamet, muhabbet, mülayemet ve İTİDAL ile olmalı.
Zalimlerin ZULÜMLERİNİ HAKİM KILDIKLARI YOL VE YÖNTEM İLE HAK HAKİM KILINAMAZ.
Haklı davalar haksızlık temeli üzerine kurulamaz.
Ali hedeflere süfli ve gayrı meşru yollardan varılamaz.
İZİMLERİN İmansız izinden değil,
Hakka hak yolun şaşmayan ve şaşırmayan rehberleri olan peygamberlerin Peygamberane nurlu yolundan ve izinden gitmek kayd-u şart ile olmalı diyorum.
Ömrümüzün ekonomik kısmına gelince! ..
Bu uyarımı dünyadaki sağlıklı yaşam sınırının sonuna yaklaşmış olduğumuzu hatırlatma adına söylemiştim.
Bu sözümü şoklayıcı bir mecaz kabul edebilirsiniz.
Elbette hayat tecrübesi olan insanların önderliğine kıyamete kadar ihtiyaç vardır ve olacaktır.
Geçmişten ders almadan,
her şeyi yaşayarak öğrenmeyi düşünenlerin
kısa bir ömürde alabilecekleri bir yol varabilecekleri bir hedef olamaz.
Mazi arşivindeki malzemeleri
hayal atölyesinde işlemeyenler
medeniyet kurma şansına sahip değillerdir.
Hafıza ve hayalleri olmadığından
veya yaratıcı tarafından sınırlandırılmış bulunduğundan dolayı,
Dünyada insandan önce yaratılmış ve birçok yönleri ile insandan daha yetenekli olmaların rağmen bir kültür geliştirememiş ve medeniyet kuramamış olan hayvanlar gibi.
Geçmişi olmayanın,
geçmişine saygısı olmayanın geleceği olamaz.
Son nefese kadar yaşam adına
yediğimiz bir lokma ekmekte bile
emeği geçen belki bin eli öpen bizler,
SON NEFESE KADAR
EMEĞİNDEN İSTİFADE ETMİŞ OLDUĞUMUZ
İNSANLIK AİLESİNİN FERTLERİNE KARŞI
İMKANIMIZ NİSBETİNDE KATKI SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ.
Bu da bizim sosyal bir vazifemizdir ki
yine yüce kitabımız olan Kur’an da Allah cc.
“VE ENLEYSE LİLİ İNSANİ İLLE MASA” 54/39
İnsana çalıştığından başka birey koktur.
Diyerek İslam ve insanlık adına ASALAKLIĞA HAYIR demiştir.
Bu arada
“bir günü bir gününe benzeyen ziyandadır”
hadisi de Müslüman olarak mesuliyet ve sorumluluğumuzun sınırsızlığını bize işaret etmeye yeter sanıyorum.
Değerli Kardeşim.
Cevabi yazım biraz uzun oldu.
İnşallah sabrınızı zorlayıp sonuna kadar okuma zahmetine katlamışsınızdır.
Sizi bu uzun yazımı okumaya mecbur tuttuğum için HKKINIZ helal ediniz.
Benim için farklı bir konuda farklı bir boyutta düşünme ufku açtığınız içinde size ayrıca minnettarım.
Teşekkür ederim.
Allah cümlemizin hata, kusur ve günahlarını af ve mağfiret eylesin.
İbadet ve hasenatlarımızı da dergah-i izzetinde makbul eylesin.
Bizleri meccanen af edip,
rızasını kazanan kulları ile haşru neşreylesin.
AMİN
Allah’a emanet olunuz.
Selam ve dua ile.
Kayıt Tarihi : 13.8.2012 17:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/08/13/yazi-103-bir-mektup.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!