Bir televizyon proğramnıda zihniyetlerinde din düşmanlığı olduğu her söz ve davranışlarından belli olan; maksatlarının “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” olduğunu gizleme ihtiyacı bile his etmeyen iki mütecaviz din düşmanı, karşılarına zavallı bir ilahiyatçıyı almış, sille tokat dövme sayılabilecek şekilde istihzai sualler ile o zatın şahsında İslam’ı ve bütün dinleri pervasızca aşağılamanın mutluluğunu yaşıyorlardı.
Soru şuydu.
Allah’ı inkâr eden iyi bir insanın ebedi cehennemde kalması ile çok iğrenç hatta çok korkunç günahları işleyen inançlı bir ahlaksızın veya bir caninin günahlarının cezasını çektikten sonra cennete girmesi nasıl adalet olabilir diye Allah’a ve adaletine itiraz ediyorlardı.
Ne yazık ki zavallı ilahiyatçı kardeşimizde bunların bu demagojik, isyan ve inkar dolu suallerinin ve sualden çok saldırılarının karşısında boynu bükük ne yapalım kural böyle demekten başka bir varlık gösteremiyordu.
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Dikkatle okudum. Tebrik ederim.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta