Şu sıkıntılı, dert, bela, acı ve keder ile dolu, bir üzüm yedirse yüz tokat vuran hayatı tüm sıkıntılarına rağmen sonunda elimize hiç bir şey geçmeyecek ise neden yaşandığının makul ve mantıklı nedenini bana anlatacak birisini arıyorum! ..
Beni bu merakımdan kurtaracak olan kişiye minnettar olacağım.
Gerici düşüncelerimden yobaz söylemlerimden vazgeçmem için, birisinin çıkıp beni, maneviyatın olmadığına, HERŞEYİN SADECE GÖZÜMÜZ İLE GÖRDÜKLERİMİZ VE LABORATUARDA İNCELEYEBİLDİKLERİMİZ ÜÇ BOYUTLU, ÜÇ HALLİ MADDELERDEN İBARET VE SINIRLI OLDUĞUNA ne zaman inandıracak?
Ey materyalist geçinen filozof kimliği taşıyan muasır düşünürler.
Ne olur beni içinde bulunduğum sıkıntılardan kurtarın.
BENDE SİZİN GİBİ MANASIZ, ANLAMSIZ, HAYVAN GİBİ GEÇMİŞİ OLAMAYAN GELECEĞİ DÜŞÜNMEYEN BİR VARLIK OLDUĞUMA İNANAYIM.
Şu kâinatın bir yaratıcısının olmadığına her şeyin kendi kendisine oluştuğuna!
Sebeplerin tesiri ile vücut bulduğuna inandırınız veya yaratıcı olduğunu iddia edip adına tabiatı dediğiniz; O mahir sanatkâr ustayı, mucit bilgeyi, gücü zerre, küre ayırt etmeden her şeye yeten hâkimi mutlak-ı bana tanıtınız ve beni onun ile tanıştırınız.
Gözümü görecek şekilde dizayn eden, parmaklarımı tutmaya müsait boğumlar halinde kıran,
ciğerlerimi ve yüreğimi göğüs kafesime asan, beynimi önemine binaen korumalı bölge olan kafatası içine yerleştiren kimdir çok merak ediyorum.
Sakın bunları neden merak ettiğimi sormayınız.
İnsan mucidini, ustasını merak etmezmi?
Yoksa siz etmiyormusunuz?
Bunları ben yapmadığım gibi, yapanı da göremedim.
Yapıldıkları yerlerde de (rahimde) onların yapılabileceği bir imkânda olduğunu sanmıyorum.
Kendi kendine olabileceği ihtimalide bana hiçmi hiç inandırıcı ve mantıklı gelmiyor.
Bütün bunlar ve benzeri sayısız hadiseler karşısında, ben kendimi bir ilahın olduğuna inanmaktan alamıyor, O’na minnet ve muhabbet borcumun olmadığına bir türlü ikna edemiyorum.
Beni inkâr ettiğiniz Allah’a muhabbet itaat ve ibadet etmekten vazgeçirip; sizin tespit edeceğiniz, ne adla adlandırdığınızı bilmediğim güç kaynağına minnet ve muhabbetimi arz etmeme yardımcı olunuz.
YOKSA İNSAN ERDEMİNE YAKIŞMAYACAK ÇILDIRTAN NANKÖRLÜĞÜN KISKACINDA KAHROLACAĞIM.
Beni inandığım İlahımın nimet ve yardımlarına karşı muhabbet ve itaat vazife sorumluluklarımın bulunmadığına ikna ediniz.
Bende sizin gibi özgürleşeyim.
Minnet, muhabbet duygularımdan;
İtaat, İbadet sorumluluklarımdan kurtulayım.
Allah’a kulluktan kurtulup, kendi hayatımın geçmiş ve geleceğinin hâkimi;
İçi, dış ilişki ve ihtiyaçlarımın belirleyicisi olayım.
Mahlûkata muhtaçlığın sıkıntı ve minnetini içimden atayım.
Saygı değer Filozoflar! .
Gerçekten değerli düşünce ve görüşlerinize çok ihtiyacım var.
Her şey bir yana;
Özellikle şu yaşama bir amaç ve anlam yüklemeden yaşanamayacağı saplantı ve sıkıntımdan kurtulmam adına yardımcı olur iseniz minnettar kalacağım.
Kâinat ile alakadar, sonsuz istek, ebedi arzuları olan, hiçbir şeyle yetinmeyen ölümü son kabul etmeyen, insan için bunca zahmetlerine katlandığı hayatın SONUNUN (tabi yaşama fırsatı bulur ise) SEVİMSİZ YAŞLILIK VE KORKUNÇ ÖLÜM OLACAĞINI düşünemiyor ve kabul edemiyorum.
Eğer hakikat bu ise İNANMAYAN İNSANLAR İÇİN intiharın en akıllı bir seçim olacağını düşünüyorum.
Cevaplarınızın tartışılmayacak kadar net ve ikna edici olacağına inanıyorum.
Değerli cevaplarınızı bekliyorum.
Ne olur beni cevapsız bırakmayın.
Size, temsilcisi olduğunuz Felsefe’ye ve Felsefecilere olan itimadım ve bakış açım vereceğiniz makul ve mantıklı cevaplar doğrultusunda şekillenecektir.
Necdet EremKayıt Tarihi : 6.10.2010 15:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!