Yazı 051 Kuransız Kabre Girmeyiniz.

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Yazı 051 Kuransız Kabre Girmeyiniz.

KURANSIZ KABRE GİRMEYİNİZ.

Diyanet İşler Başkanlığının yapmış olduğu bir araştırmada Müslümanların Kur-an’ı okuma anlama çalışmalarının yetersizliğinden yakınma ile Müslüman’ları bu konuda daha gayretli ve daha dikkatli olmaları adına yapmış olduğu bir uyarıya ismini gizli tutuğum bir vatandaşın itirazı ve onun bu itirazına karşı yazmış olduğum cevaptır.

Dostlarımın dikkatine arz eder, inananların inançlarının kutsal kaynağı olan Kur-an hakkında daha gayretli ve daha dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizmek isterim.
Allaha emanet olunuz.

“…….- Görüşüm, kuran bilmeyen vatandaş, değil, aç kalmayan vatandaş....
Vatandaşın işyerlerini, fabrikalarını, tarlalarını, gavurlara satarak kuran öğretemezsiniz. Önce mide dolacak, sonra beyin. Kral dairelerinde haç yapmaya benzemez bu işler. Unutmayın KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR. MÜSLÜMANLIKTA AYDINLIK ÇOK ÖNEMLİDİR. SİZ NE YAPTINIZ AYDINLARI İÇERİ TIKTINIZ. SİZ MÜSLÜMAN OLAMAZSINIZ.”

Kral dairelerinde haç yapmaya benzemez bu işler. Unutmayın KOMŞUSU AÇKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR.”

Kur-an bilmek, Kur-an öğrenmek, aç kalma sebebi olmadığı gibi;
Bilakis karın ile beraber kalp ve kafanın da doyurulmasının adıdır.

İşyerini, tarlasını, fabrikasını gâvura satanlar, Kur’an bilgi ve şuuruna sahip olanlar değil, Kur’anın insanlık ve dünya görüşünden mahrum, her şeyi sadece dünya menfaatinden ibaret gören zavallı, ya materyalist, ya kapitalist veya basit bir menfaat için hiç bir değer tanımayan, her şeyi mubah gören makyevalist görüş sahibi olanlardır.

İslam içinde milyonda biri geçmeyen kral dairesinde hac yapanları tenkit edeceğine; Ahlaksızlıklarına sınır tanımayan soysuzların, Hava-i adası turistik gezileri, Montekarlo kumar partileri, Fransız ve sair Avrupa patentli pahallı makyaj malzemeleri ve şampanyalarına bir devlet bütçesi akıtan insaniyetten uzaklaşmış ne idüğü belirsiz, elit geçinen haramzade kalabalıklarını görsen sanıyorum daha isabetli bir iş yapmış olursun.

Müslüman zengin olamaz diye bir kural varmı?
Tavsiye edilmese de, zengin bir Müslüman, imkânları elverdikten sonra helal haram sınırlarına dikkat ederek yüksek bir hayat standardı yaşayamaz diye Kur’anda ayetmi var?

Komşunun doyurulması nedense hep Müslümanlardan bekleniyor.
Birazda İslamiyet’i beğenmeyenler kendi komşu ve akrabalarını düşünüp doyursalar ya.

Düzenini bozduğunuz dünyanın, onarım ameleliği ile angarya işlerini neden Müslüman’a yaptırmaya çalışıyorsunuz.

Alçak eşek binmeye, yetim çocuk dövemeye gelir mantığından vazgeçin artık.

Hangi Müslüman, aydın diye nitelendirdiğiniz, insanlığın kurtuluşu adına bir harf bile yazmış olan herhangi bir insanı içeri tıkmış veya ona minnet yerine düşmanlık hissi beslemiş?

Siz resmi ideolojinin bağnaz militanları tarafından idaresi ele geçirilmiş, İslam’a ve Müslümanlara karşı komünist sistemlerden daha jakoben ve baskıcı, sadece adı Cumhuriyet olan devleti İslam inancına bağlı; en azından saygılı bir devlet idaresi mi zan ediyorsunuz?

Ki, onun hışmından en büyük hisseyi almış, en büyük zulme maruz kalmış, şiirlerinde " ÖZ YURDUNDA GARİPSİN ÖZ VATANINDA PARYA " demek zorunda bırakılmış olan Müslümanları sorumlu tutuyorsunuz!

İlk emri oku diye başlayan bir din, beşikten mezara kadar okumayı emir niteliğinde tavsiye eden Peygamberi ve İslam içinde Peygamberden sonra en çok saygı duyulan bir şahsiyet olan Hz. Ali’nin, “bana bir harf öğretenin kölesi olurum” demesi İslam’ın, Müslüman’ların ilme ve ilim adamına vermiş olduğu değerli göstermeye yetmez mi?
Kendi suçunuzu İslam’a ve Müslümanlara fatura etmekten vazgeçiniz.

ARTIK MÜSLÜLMANLAR SİZİN BİLDİĞİNİZ başkasına kızdıkça hıncınızı çıkaracağınız zavallılar topluluğu değildir.

Yazımın bundan sonrasını size ve sizin gibi düşünenlere değil;

Kur’anı seven, ona değer veren fakat maalesef hayat şartlarının imkânsızlığından dolayı onu okumaktan ve anlamaktan mahrum kalan, veya planlı bir şekilde mahrum bırakılan Müslüman’lara diyorum ki;

Değerli Müslümanlar;
Futbolcu ile futbol sever aynı manaya gelmediği gibi,
İslam’ı yaşayan Müslüman’la, Müslümanlığı seven de aynı manaya gelmez..

Müslüman’sak artık Müslüman’ca yaşamaya karar verelim.
Allah’ın emirlerini yerine getirmeye hassasiyetle gayret gösterelim.

İslam Kur’ansız olamayacağı gibi,
Müslüman’da Kur’ansız kalamaz ve kalmamalı.

Değerli Dostlar ne yaparsanız yapınız;
İş, davranış ve düşüncelerinizin Müslüman olgunluğuna,
imanın ve İslam’ın izzetine leke olmamasına dikkat ediniz.

Bakınız İslam düşmanları, İslam’a açıktan saldırıya güçleri yetmeyince, Müslüman’ın zaaflarının faturasını İslam’a kesiyorlar.

Değerli Dostlar.
Dünya ticaretinde, siyasetinde, teknik ve sosyal gelişmelerinde yeriniz alıp,
çağa yön verecek bir kimlik ve kişilik ile ÇAĞA BAŞ OLUNUZ.

Biliniz ki. çağa baş olmayanlar kuyruk olmaktan asla kurtulamazlar.

Tarihinize bakınız atalarınızın İslam ahlak ve inancına bağlı ve saygılı davrandı asırlarda, çağa baş olduğu dönemlerdeki izzet ve azametlerini, kıymet ve itibarlarını görünüz.

İslam adalet, ahlak ve inancından uzaklaştığıldığı zamanlardaki içine düşülen zillet ve esareti dikkate alınız, kararınızı ona göre veriniz.

Bir diğer konu; İnsan sadece mideden ibaret olmadığı gibi, midemizin ihtiyaçlarını gerçek manada temin eden de biz değiliz.

Allah hayat verdiği mahlûkların rızıklarını, Ulûhiyetinin gereği olarak, hayatlarını devam ettirdiği sürece veriyor.

Hayat ile beraber hareket vermediklerinin rızkını ayaklarına herhangi bir vesile ile gönderiyor. Bitkiler bu iddiayı şüpheye yer vermeyecek bir şekilde tasdik ediyor.

Hayat ile beraber hareket verdiklerinden ise; akıl, ilim ve irade vermediklerini içgüdüsel ilhamlarla rızıklarına yönlendiriyor. Hayvanlar bu tezi ispata ihtiyaç bırakmıyor.

EŞREF-UL MAHLUKAT, HALİFE-İ RUYİ ZEMİN, MAHBUP VE MUHATAB-I İLAHİ OLAN İNSANIN RIZKINI DA VERMİŞ OLDUĞU AKIL, İLİM, İRADE İLE İNSAN ONURUNA LAYIK BİR ŞEKİLDE, ONA ESARET ZİLLETİNİ HİS ETTİRMEDEN GAYRET VE ÇABASI KARŞILIĞINDA VERİYOR.

Rızkımızın temininde bize önemli ölçüde özgürlük verilmiş gibi görünse de;

Bakınız gıda ve besinlerimizi topraktan çıkaran biz olmadığımız gibi, onları midemizde kimyasal reaksiyonlar sonucu vücudumuzun istifade edebileceği bir duruma getiren de biz değiliz.

Demek ki yeme ve içmeyi hayatın gayesi olarak dert edinmek, pekte makul, mantıklı ve özellikle Müslüman’ca bir düşünce değildir.

İnsan YEMEK İÇİN YAŞAYAN DEĞİL,
YAŞAMAK İÇİN YİYEN bir mahluk olduğunun farkında olması gerektir..

Dünyada aç ve açık kimse olmadığı gibi, şu fani dünyada ölümsüz ebedi yaşayacak bir insan da yoktur.

Ölenin dünyalık mal ve makamından ahirete bir şey götürme imkânı da olmadığına göre.

Değerli dostlar, hal böyleyken aman D İ K K A T.

Beyaz bir çuval içinde, dar, loş ve karanlık bir çukura hem de en sevdikleriniz, bel bağladığınız dostlarınız tarafından yalnızlığa terk edileceğiniz günü asla unutmayınız.

Ve ne yaparsanız yapın;
SAKIN HAAA, KABRE İMANSIZ, KUR’ANSIZ VE KUR’AN SERMAYESİZ GİRMEYİNİZ.

Benden söylemesi.
Zaten bu konuda en etkili sözü her zaman olduğu gibi İnsanlığın Mübelliği ve muallimi olan Hz. Muhammed (Sav.) söylemiş “ŞERRUN NEDAMETİ YEVMEL KIYAME” pişmanlığın kötüsü kıyamet günü EYVAH veya KEŞKE diyecek duruma düşmektir.

Yarın pişmanlığınızın faydası olmayacağı haşir gününde KEŞKE DEYİP DÖVÜNMEK ZORUNDA KALMAYINIZ.

Allah inananlara İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAYI,
inanmayanlara da inançsız bir hayatın elem ve sıkıntılarından dolayı YAŞANMAYA DEĞMEYECEĞİ GERÇEĞİNİ GÖRME VE ANLANAMA İDRAKİ VERMESİ dilek ve temennilerimle.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 22.5.2010 13:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Necati Kuruca
    Necati Kuruca

    Çok değerli üstadım şaşkınlığımı gizlemeyeceğim. Şiirlerinizi okurken bu muhteşem yazıyı okudumm. Gerçekten hayretler içerisindeyim. Bu yazı hiç kimse tarafından okunmamış, ve puanlanmamış. Buda gösteriyorki toplum olarak okumayı sevmiyoruz. Zaten başımıza ne geliyorsa cahillikten, okumamaktan, ve uyumaktan geliyor. Oysa biz müslümanlar uyanık olmalı, bol bol okumalıyız. Çünkü okumanın, ve öğrenmenin yaşı yok. Bu harika çalışma, ve yerinde, doğru tespitler için size innettarıım. İyiki varsınız... + 10 puan; Saygı ve sevgi selamlarım ile...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Necdet Erem