Yazı 039 HAYAT VE MERTEBELERİ

Yazı 039 HAYAT VE MERTEBELERİ

İnsan hayatı;
sonsuz arzular sınırsız his ve duygular ile donatılmış olup, bütün kâinat ile irtibat içinde olan, yaratıcı ile iman, ibadet, itaat, ilim, marifet, muhabbet ve mehafet gibi çok münasebet ve sorumlulukları bulunan; Yaşam enerjisinin adı.

Bu imkân ve sorumluluklara muhatap olan insan hayatı,
yer kürenin kabuğundaki basit jeolojik hareketin biyolojik bir versiyonu sayılarak hafife alınacak kadar değersiz bir şey olmasa gerek.

Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm ve sorguladığım bir konu olan;
hayat ve anlamı, onu yaşamaya değer kılan esaslar hakkında eserlerinden ve değerli görüşlerinden istifade ettiğim büyük İslam mütefekkirlerinin konu hakkındaki fikir ve düşüncelerinin bende meydana getirdiği kanaati okurlarımla paylaşma ihtiyacı his ettim.

Eğer hayat sadece kişinin çevresinde cereyan eden maddi olaylara bakış açısı veya odaklandığı alandan ibaret olsaydı, gerçek anlamını kaybeder!

Sonunu görenler ve düşünenler için dünya hapsedildikleri bir zindan!
Karın tokluğuna zorlu işlerde zorunlu çalıştırıldıkları bir esir kampı!

Veya sonu sıfır olan dramatik bir sahne oyununda figüranlık tan öteye gitmezdi.

İnsani değerler ve yaşamın sonundan bihaber yaşayanlar için;

Dünya,
hayatın fizik üstü gayelerini sorgulamayanlar açısından,
aç karınlarını doyurmak için yayıldıkları bir mera ve bir otlak tan ibaret kalırdı.

Fakat bu düşünceler,
adına hayat denilen her şeye anlam kazandıran aksiyon gücüne,
yaşam enerjisine yakışır ve onu tanıtmaya ve tarife yakışır, yeterli cevaplar değildir ve olamaz.

Bazılarının insani sorumluluklardan kurtulma adına,
kendilerini hayvan kabul edip, sorunsuz ve onursuz yaşamaya çalışsalar bile;

Maalesef hafıza ile geçmişin elemleri,
hayal ile geleceğin endişeleri sosyal ilişkiler içinde saygınlık beklentileri ve riayet etmek zorunda oldukları toplumsal kurallar, öyle düşünmek isteyenlere hayvan olma şansını vermeyip dünyayı dar ve zindan eder.

Yaşamlarına özendikler hayvanlar gibi sorumluluklardan uzak,
elemsiz, kedersiz, keyfi bir hayat yaşamalarına asla müsaade etmez..

İnsani değerlerin farkında olup, ruhlarındaki ebedi yaşam ihtiyacının şiddetli arzusunu his edenler için, hayat Allah’ın (cc) Hay ismi şerifine mazhariyetinin bir tecellisi, O nu tanımanın ve O’nunla münasebete geçebilmenin tek yoludur.

Canlı cansız her şey hayata hizmet eder.
Her şey hayata mazhariyeti, hayata ve hayatın asıl kaynağına olan yakınlığı kadar kıymet ifade eder.

Hayatın maddi ve manevi mertebeleri vardır.
İşte içinde yaşadığımız dünyadaki maddi hayat alanlarına baktığımızda;

Önümüze ilk çıkan hayat tabakası, herhangi bir hareket ve kendi iç dinamizmi ile dış etki ve müdahaleler olmaksızın, her hangi bir gelişme gösteremediğinden adına cansızlar âlemi dediğimiz atomik veya astronomik hayat ve hareket.

İkincisi;
hayatı olup ta hareketi hayatiyetin devamı adına
su ve ışığa yöneliş ile sınırlı olan bitkisel hayat.

Üçüncüsü;
Hayatı, hareketi olduğu halde hayal ve hafızası sınırlı ilim ve iradesi,
iradi değil içgüdüsel olan canlı türünün yaşadığı hayvani hayat.

Dördüncüsü;
Hayat, hareket, ilim, irade, akıl, mantık, hayal ve hafıza, yeteneklerine sahip olan bu özellikler sayesinde kültür ve medeniyet kurarak sınırsız yetenek, his, duygu, imkan, istek ve arzularını ahlak ve adalet hükümleri ile sınırlayan, sorumluluk sahibi üstün bir yaratık olan insan hayatı.

Beşincisi;
Yukarıda insan hayatı ile ilgili saymış olduğumuz tüm özelliklere sahip olmakla beraber, yaratılış gaye ve sorumluluklarının farkında olup;

sonsuz arzu, sınırsız imkan ve isteklerini iman, ibadet, risalet, haşir ve adalet temel esasları ile meşruiyet, ahlak, helal, haram, faydalı, zararlı kriterlerine tabi tutan, akıl ve mantık, hayal ve hafıza yeteneklerini kullanarak, dünyanın bir eğitim alanı, bir öğrenim müessesi, ticari bir pazar olduğunu düşünerek;

içindeki ebedi hayat ve sonsuz saadet arayışlarına, ahiret, cennet, rıza ve rü-yet hedefleri koyarak hayatı yaşanmaya değer idealler ile süsleyen melekleri kıskandıracak olan Mü-min-i kamil hayatı.

İşte hayat ve herkesin çevresinde cereyan eden olayları biraz dikkat ile takip etmesi sonucu görebileceği mertebeleri.

Bu anlattıklarıma ilaveten hayat tabakalarının bir birine zemin hazırlayarak nasıl tekâmül ettiklerini ve insani hayatın ise biyolojik açıdan en mükemmel bir konumda olmakla beraber, insanların bütün hayat mertebelerini iç içe beraber yaşadıkları gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Kısa bir bakış açısı ile konuya son verecek olursak;

Saç, sakal, tırnaklarımızın vs. uzaması büyümesi,
anatomik açıdan büyümemiz gelişmemiz bitkisel hayatımız.

Yeme, içme, sevgi, korku,(ıslah edilip insan onuruna yakışır bir kalite ve kapasite kazandırılmamış hali ile) lezzet, üreme adına, şehvet duygularımız ve içgüdüsel hallerimiz hayvani hayatımız.

Kültür ve medeniyetimiz,
sanat, ilim, marifet ve sair benzeri yeteneklerimiz, insani hayatımız.

İman, ibadet, ahlak,adalet, sevgi, korku, marifet, saadet ve her şeye odak teşkil eden EBEDİYET his ve duygularının ıslahı sonucu ulaşılmış olan Mü-mini kamil hayatımız.

Eserlerinden her konuda olduğu gibi bu konuda da çok istifade etmiş olduğum, asrımızın beyin yapıcısı Büyük Üstad Bediüzzaman Said NURSİ “
hayvaniyetten çık, cismaniyeti bırak, kalp ve ruhun derece-i hayatına gir demiş.

Hayatın manevi mertebeleri ise başlı başına bir konu teşkil ettiğinden dolayı burada ona girmeye gerek yok.

Sabrını zorlayarak yazımı sonuna kadar okuyan dostlara sevgi ve saygılarımı arz ederim.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 4.3.2010 14:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (1)

Necdet Erem