Edebiyat:
İnsanlara edepli olmayı, edepli yazmayı, edepli düşünmeyi, düşündüğünü edep ölçüleri içinde ifade etmeyi ders vermekle kalmayıp, edepli insan yetiştirip, edepli insan toplulukları oluşturmayı hedefleyen adından da anlaşılacağı üzere EDEP ilim dalının adıdır.
Edebiyatı sadece gönül meseleleri ve ütopik hayat hikayelerine tahsis etmekle, zorlamalar sonucu uyaklı yazı yamaktan ibaret SANMAK, edebiyat adına cehalet, SAYMAK ise yine edebiyat adına cinayetten başka bir şey değildir.
Dini yazılar ki;
Hayata anlam kazandırıp, yaşamı yaşanmaya değer kılan, insanlar arasındaki ilişkileri sevgi, saygı, kardeşlik ve insan onuruna yakışır bir kalite ve kapasiteye kavuşturan, edebiyata edep ayarı yapan en önemli bir yazım alanıdır.
Edebiyatın geçmişine baktığınızda onu, nesir dalında Tefsir ve Siyerin bir kolu,
Nazım dalında Tasavvufun bir uzantısı, Mensur alanında hitabet ve belağat açısından Vaiz ve Hatiplerin vazgeçilmez sanatı olarak görürsünüz.
Edebiyatı dinden ayrı düşünmek;
Onu insanlık için değerleri yıpratan bir törpü,
mikrop üreten kokuşmuş zararlı bir bataklığa dönüştürmekten başka bir şey değildir.
Kim ne derse desin;
Din ilk insandan beri, insanların toplum hayatını düzenleyen, aralarındaki münasebetleri ahlak, adalet, sevgi, kardeşlik ve barış esasları üzerine tesis eden, ilk ve tek, sosyal, siyasal, felsefi, edebi, mantıki, iktisadi tüm bilimleri çatısı altında bulunduran ve barındıran, hepsine insan onuruna yakışır yaşanabilir kurallar koyan vazgeçilmez ilahi kurumun adıdır.
Edebiyatı sadece yazım sanatı değil de yaşam tarzı gören ecdadımız,
o günün yüksek eğitim öğretim müessesesi olan Medreselerin ilk girişinde;
giren kişinin dikkatini çekebilecek görünür bir yere EDEP YAHUUU levhasını asarlarmış.
İstisnaları olmakla beraber, günümüzün, Allah’ı bilmeyen, hesabı düşünmeyen, büyüğünü saymayan, küçüğünü sevmeyen her şeyi kendisine hak sanıp, layık olmadığını isteyen, kendisine ait olmayanı almaktan çekinmeyen, hayatı beslenme ve üreme adına mide ve uçkurdan ibaret zan eden, edepten mahrum insan geçinen mahlukları çarşıda pazarda, okulda sokakta gördükçe, sizi bilemiyorum amma gelecek adına korkuyor, üzerime düşen vazifelerimi de hakkıyla yerine getiremediğimden dolayı üzülüyor ve insanlığımdan UTANIYORUM.
Konuyu çok irdelemeden ve uzatmadan, Edep sultanlarından, edebiyatın başına taç olacak bir iki söz ile sözlerime son veriyorum.
Ehl-i irfan arasında aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş illâ edep illâ edep
EDEP NURLU BİR TAÇTIR LUTFU HUDADAN,
GİY OTACI KURTUL CÜMLE BELADAN.
Değerli dostlar konu hakkındaki yorumlarım edep sınırlarını aştı ise,
Edepsizliğimden dolayı ÖZÜR DİLERİM.
Edebe, Edebiyata, Ediplere, selam olsun.
Necdet EremKayıt Tarihi : 23.12.2009 10:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sadece kendi dinlerine değil, ait oldukları millete bile düşman insanların zavallılığını anlatmaya ise kelimeler yetmez.
Edebiyatçıların bir özelliği de ,diğer insanlara tercüman olmak değil midir?
Duygularımıza tercüman olduğunuz için teşekkürler.
* İlim meclisine girdim,kıldım talep, İlim tâ gerilerde kaldı,illâ edep illâ edep
Ziya PAŞA
sizi başklarını yani kendin bilmezlerin üzmesini izin vermeyim..KUTLAR SAYGILARIMI SUNARIM .
TÜM YORUMLAR (5)