Sevgili Dostum.
Güzel yazınızdan dolayı tebrik ederim.
Allah Günsazağa nice Gün Sazaklara rahmet eylesin. Allah bize vatan evlatlarının, yine vatan evlatlarının elleri ile vatan toprağına serildiği o uğursuz günleri bir daha yaşatmasın.
Ben o menhus günleri çok sıcak yaşadım ve çok iyi bilirim. Feryadımın sebebi de işte bundan kaynaklanıyor.
12 Eylül öncesi ve sonrası Bitlis Milli Türk Talebe birliği başkanlığı yapmış. Nice Günsazak’lar yetiştirmiş bir kimse olarak, bir daha o günlere dönmeme adına üzerime düşen vazifeyi tüm hassasiyeti ile yapmaya çalışan dertli bir insanım.
Sokağa silahsız çıkamadığım günleri, bazen gazetemi katlayarak pantolonumun arka cebine koyup ceketimin altında silah varmış süsü verdiğim günleri unutmadım.
Unutamıyorum.
En ufak bir tıkırtıda silaha sarılıp ya kapının arkasında veya pencerenin önünde ışıkları kapatıp saatlerce beklediğim günler zihnimden silinmiyor.
Kime karşı idi bu tedbirler.
Kime karşıyı bu silahlanma.
Kimden korkuyordum.
Kim için tedbirler düşünüyordum.
Kimler benim o masum elime silah almamı istemişti.
Kim beni bir cani gibi, kime kovalattırıyordu?
Yazık oldu ülkenin dünlerine. Yazık oldu vatanın kınalı kuzu evlatlarına. Gün Sazaklarına, Deniz Gezmişlerine, Yusuf Aslanlarına ve diğerlerine.
Oyun bittimi?
Caniler kana doydu mu?
Sahne başlarına yıkıldı mı?
Ülke maliyesinin terör harcamaları ile yırtılan dibi dikildi mi? Birilerinin hırsı teskin oldu mu?
Sanmıyorum.
İnanmıyorum.
İnanmayı çok istesem de, inanamıyorum.
İşte yine, YENİ BİR OYUN PEŞİNDE DEĞİL İSE!
Takke düştü kel göründü.
Canavarın yüzü flu da olsa görünmeye başladı.
Maskesi düşüyor. O menhus yüzünde yüz yılı aşkın kan emmekten kocamış olan vampir dişleri sırıtıyor.
Kim bilir daha nice masumların canına kast edecek.
Kim bilir kaç yüz milyar dolarları kirli hesabına kaydettirmenin heyecanını yaşayıp planlarını kuruyor.
İşte PKK'nın, işte Hizbullah diyemeyeceğim. (Hizbuşşeytanın,) İşte Hizbuttahririn, İşte DHKP-C nin kurucuları.
İşte Batmanda illegal ordu kurup eğitenler.
İşte Bir ordu teçhiz edecek kadar, milletin alın terinden kesilen vergilerle alınmış bulunan silahları Hizbullah ve PKK'ya verenler.
Hala kınalı kuzuları ülke içinde ve dışında kirli oyunları uğruna ölüme gönderenler.
Sevgili dostum içim yanıyor. Ülkemin, milletimin ve şahsımın kaybolan yıllarına yanıyorum. Ağlıyorum.
Eşref Bitlis'in, Ahmet Cem Ersever'in, Uğur Mumcu'unu, Necip Hablemitoğlu'nun, Abdi İpekçinin,
Gün Sazakların, Metin Yüksellerin, Deniz Gezmişlerin, Yusuf Aslanların, Mahir Çayan'ın, Kor Koçalağın ve vatanın ihanete uğramış sağlı sollu tüm yiğit evlatlarının hesabını kim verecek.
Veli Küçük mü?
Şener Eruygur mu?
Muzaffer Tekin mi?
Hurşit Tolun mu?
Doğu Perinçek mi?
Kemal Alemdaroğlumu?
İlhan Selçuk mu?
Tuncay Özkan mı?
Ve daha sahneye çıkmamış çıkması da çok kolay olmayacak olan işin en başında bulunan ve hala kanıl emellerine kim biliri nice vatan evladını kurban edecek planlar peşinde olup doymak bilmeyen düşmanlık duygularını tatmini adına planlar yapan Drakula canavarı veya canavarlarımı?
Sevgili Dostum acım büyük, yaram derin.
Ben sütten ağzı yanan, bu korku ve endişe ile AYRANI ÜFLEYEREK İÇMEYİ DÜŞÜNEN BİRİYİM.
Senin de sanıyorum başını ağırttım.
Hakkını helal et. Ne olur KAŞ YAPALIM DERKEN GÖZ ÇIKARMAYALI. Bu vatan hepimizin ve hepimize yeter.
Bu beladan kurtulmanın tek yolunun Sevgi, Saygı ve Eğitim olduğuna inanıyorum. Bir birimizi anlamaya çalışalım. Anlamanın ve anlaşmanın ilk şartı ve olmazsa olmazı bir birini dinlemek olduğuna inanıyorum.
Beni okuma zahmetine katlandı isen özür diler ve teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Necdet EremKayıt Tarihi : 4.10.2008 09:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sn. Atiye Danış ile yaptığımı yazşmalardan bir bölümdür.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!