Yazı 011 EFALİ MÜKELLİFİN Şiiri - Necdet ...

Necdet Erem
1570

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Yazı 011 EFALİ MÜKELLİFİN

Sevgili Dostlarım.
Bir kimsenin Allah ile olan münasebetlerinde kendisine insan muamelesi yapılarak değer verilebilmesi için, o kimsede bulunması lazım gelen temel özelliklere, fıkıh literatüründe ef-ali mükellefin denilir.

Yani bir kimsenin insan sayılarak,
insani vasıflardan sorumlu tutulabilmesi için gerekli olan üç temel şart olan;

Akıl.
İman.
Buluğ olup;
Aklın neden ilk temel esas olduğuna kısaca bir göz atmaya çalışacağız.

Aklı olmayanın dini olmadığı gibi din adına hiç bir sorumluluğu da yoktur.

Bundan da anlaşılıyor ki;
Yüce Yaratıcı aklı inanma araç veya organı olarak insanlara hediye etmiştir.

Burada aklın dünya adına kültür ve medeniyetin varlığında sebep olarak gösterilebilecek tek amil olduğu bilindiğinden dolayı bu konuyu işin ilgililerine bırakıp bizi ilgilendiren yönüne dikkat çekmeye çalışacağım.

Bence akıl sahibi olup ta amaçsız, manasız iş yapan kimseyi göstermek mümkün olmadığı gibi.

Aklı yaratıp insana veren Yüce yaratıcının da aklı yaratmada kendisine bakan herhangi bir amacının olmadığını düşünmek sanıyorum doğru bir düşünce değildir.

Aklın en önemli fokisyonu,
eşya ve hadiseler arasındaki sebep ve sonuç ilişkisini kurup,
olaylara anlam kazandırmaktır.

İşte sanatın - sanatkâra, kanunun - kudrete, nimetin – münime (nimeti verene) mülkün – malike işaret ettiği gibi;

Her sebebin sonucundan daha çok
bir müsebbibinin varlığını göstermesi o sebep ve sonuçtan daha önemli bir gerekçedir.

Yaratılmış olan her şeyin bir yaratıcıya muhtaç olduğu düz mantığından hareketle;

Allah aklı kendisini tanımaya odaklı yarattığı gibi beraberinde bir ve tek olduğu sonucuna varmasını da istemektedir.

Çünkü en basitinden en mükemmeline,
yapılmış olan herhangi bir şeyin bir ustayı gerektirdiği kadar,
kâinatta bir atom veya bir hücreyi bile yapabilmenin ancak tüm kâinata sahip olup onlarda istediği gibi tasarruf edebilme imkânına sahip olma mecburiyetini ortaya koyması;

Aklın “LAİLAHE İLLALLAH” deme yeteneğinde yaratılmış olduğunu gösterip, inanmayı aklın en önemli bir fonksiyonu, hatta sahibine karşı en önemli vazifesi olduğunu gösterir.

Bazıları aklın hakkını vermediklerinden ve vermeye de yanaşmadıklarından kabul etmeseler de, Yüce Yaratıcı aklı verişinin kendisine bakan yönünü varlık ve birliğine iman olarak açık bir şekilde beyan ediyor.

Üçüncü şart ise;
Buluğ denilen temyiz yaşı,
bir kimsenin zıtları bir birinden ayırt edebilme olgunluğuna erişmiş olmasıdır.

Yani kârı, zarardan – iyiyi, kötüden – güzeli, çirkinden – Asl olan HAKKI, BATILDAN ayırabilme akli olgunluğuna ulaşmış olmasıdır.

Burada buluğ konusunuda kısa bir açıklama ile bu yazıya son verelim.

Buluğ;
Üreme yaşı olan biyolojik olgunluk ile hukuki veya fıkıhi açıdan esas alınan yukarıda da belirttiğimiz ve konumuz ile ilgisi olan akıl baliğ de denilen reşit olma yaş ve ya olgunluğudur.

Konuyu özetleyecek olursak.
Allah nezdinde sorumlu olabilmemiz ve insan muamelesine tabi tutulabilme şansını elde edebilmemiz için sahip bulunmamız gereken esaslar.

1- Akıl sahibi olmamız.
2- Aklın gereğini yerine getirip İMAN etmiş olmamız.
3- Fikri açıdan buluğ çağına gelmiş olmamızdır.

Sevgili okurlarım bunları çok önemi gördüğümden dolayı kaleme alma ihtiyacı his ettim.
Okuyup istifade eden kardeşlerimden Allah razı olsun.
Beni de bilerek veya bilmeyerek hata yapmaktan muhafaza buyursun.

Necdet Erem
Kayıt Tarihi : 18.8.2008 18:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nisa Türk
    Nisa Türk

    Faideli, anlamli ve huzura götüren ögütlerden olusan bu güzel yazinizi, Güldestelerle paylasiyorum Necdet agabeyim...
    Selam ve dualarimla...

    Fatimâ Hümeyrâ Kavak

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Necdet Erem