Bismillahirrahmanirrahim.
Muhterem kardeşlerim.
Bu yazımda izah etmeye çalışacağım VERUSULİHİ konusunu birlikte gözden geçireceğiz.
Aslında VE KUTUBİHİ bölümünde temas etmemiz lazım gelmesine rağmen her ne hikmet ise unuttuğumuz veya unutturulmuş olan “KUNTU KENZEN MAHFİYYEN FEHELEKTUL HELKE LİY-ERİFUN” (gizli bir hazine idim istedim ki bilineyim.) kudsi hadisi şerifine bir bakış açısı kazandırarak konuya biraz daha netlik kazandırmaya çalışalım.
Allah (cc) hazretleri kâinatı kendi Zatı kudretini bizzat kendi müşahedesi için yaratıp teçhiz ve tanzim ettikten sonra tanınıp bilinmesi, sevilip itaat edilmesi ve bilip bilemediğimiz hakikatini ancak zatının bilebileceği sayısız hikmetlerine binaen yaratmış olup, akıl ve idrak sahibi olmayan bütün yarattıklar Allah’ı tanıtma nitelikli olup akıl sahiplerinin idrakine sunulmuş.
Büyüklerimizin ifadeleri içinde zerrelerden kürelere mikro alemden makro aleme kadar istisnasız her şey onu tanıtan bir dil ve gösteren bir delil olması hasebi ile birer mektubatı Rabbanidirler.
Her ne kadar tüm yaratıklar Allah (cc.) Hazretlerini aklın idrakine sunup, büyük üstat Bediüzzaman Said NURSI Hz.lerinin dediği gibi “bir iğne ustasız, bir köy muhtarsız, bir harf kâtipsiz olmaz.” mMantık kuralından hareketle istisnasız her şey onun varlığını aklın nazarına arz etse de bir şeyi bulmak ile bilmek arasında çok önemli fark vardır.
Biz buna düşüncenin doğal ihtiyacından kaynaklanan his etme ile yaratıcının bizzat kendisini tanıtması, yaratma maksadını bildirmesi, inanma ve itaat etme karşılığındaki vadi ve aksi istikamette düşünen ve davrananlara olan tehditlerinin bildirilme yoluna din, din denilen ilahi müessesenin temsil ve tebliğcilerine de Peygamber diyoruz.
Peygamber:
İnsanları iman ve ibadet esasları ile ahlak, adalet kuralları doğrultusunda kâmil insan olma yolunda ilahi esaslar ile ıslah ve terbiye için yaratıcı tarafından özel olarak vazifelendirilmiş örnek ve önder şahsiyetlerdir.
Adem as. ile başlayıp Hz. Muhammed Mustafa Sav. ile sonuçlanan peygamberlik müessesi, gerçek sayılarının ancak Allah’ın bilediği, bir rivayete göre yüz yirmi dört bin, diğer bir rivayette ise iki yüz yirmi dört bin denilmesine rağmen;
Allah’ın “ biz uyarıcı göndermedikçe azap edici değiliz” (17/15 İsra) fermanından hareketle insanların yaşamış olduğu her zaman ve zemin peygamberler tarafından şereflendirilmiş denetlenmiştir.
Kur-anda ismi peygamber olarak zikredilen yirmi beş peygamber başta Âdem as. olmak üzere İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lût, İsmail, İshak, Yakub, Yusuf, Eyyüb, Şuayb, Musa, Harun, Davud, Süleyman, İlyas, Elyase, Zülkifl, Yunus, Zekerriya, Yahya, İsa ve son peygamber olup hatemül enbiya diyede adlandırılan Hz. Muhammed Mustafa Sav. dır.
Bunların dışında Nebi veya veli oldukları üzerinde ihtilaf bulunan Üzeyr, Lokman ve Zülkarneyn gibi zatlarda vardır. Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi cümlesinin üzerine olsun.
Peygamberler genel olarak Nebi ve Resul olmak üzere iki sınıfa ayrılmış olup aralarındaki farkın kitap ve şeriat gönderilen veya kendisinden bir önceki Resulün kitap ve şeriatı ile vazife-i nübüvvet icra etmiş olmaları gösterilmektedir.
Bunların bizi çok ilgilendireceğini pek sanmıyorum.
Ama fıkhi bir bilgi birikimimiz olması açısından anlatmaya çalıştım
Bence peygamberlere iman konusunda bizi ilgilendiren önemli konunun peygamberlerin gönderiliş sebeplerinin başında gelen vasıflarının insanlığa tebliğ ve talimi olsa gerektir.
Bu konuyu da devam eden sonraki yazımda kaleme alıp peygamberlerin gönderiliş sebepleri, gerekleri ve her insanın kendisini ona göre disiplin etmesi gereken temel ve ortak özelliklerini (sıfatlarını) işlemeye çalışacağım.
Anlatılması ve anlaşılması gerekli olan konunun teferruat arasında kaybolmamasını istediğimden dolayı farklı bir başlık altında dikkatlerinize arz etmeyi uygun buldum.
Allah cümlemize feraset ve basiret ihsan etsin.
Siz sevgili kardeşlerimi konuları hakkıyla anlayıp kavramaya, beni de farkına varmadan önemli hatalar yapmamaya muvaffak kılsın.
Hepinizi Rahmeti, Merhamet, Mağfireti, İkram ve İhsanı sonsuz olan Alemlerin rabbine emanet ediyorum.
Necdet EremKayıt Tarihi : 12.9.2008 15:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/12/yazi-006-ve-rusulihi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!