Yazgı Şiiri - Sefa Çelik

Sefa Çelik
77

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Yazgı

YAZGI

Yine bir şiirin içine dalmışken buluyorum kendimi, kendimdeki bu sonsuz sorgulama deryasında.
Bir yazgı bu kadar mükemmel yazıldıysa eğer, nedir bunu yaşanmaz kılan?
Ve nedir insan olanın mutsuzluğu?
Yetmeyen nedir?
Neden bu düşkünlük,bir kaç arşınlık yaşam denilen yolda duyabildiğin,tadını alabildiğin,dokunabildiğin güzellikler olduğu hâlde cennet, canhıraşca cehennemi arzulamak nedir?

Oysa Allah'ın “Bütün mahlukattan üstün yarattım” dediği ademler ve havvalar neden bunun şerefini iliklerine kadar hissedip harekete geçmez.
Oysa biz yani bizler ya da her kimseler haksızlık karşısında durmak yerine kendimize göre haksızlık mı seçmeliyiz haksızlığın karşısında durmak için, neden yılanlar bin yıl yaşasın ki insanlar yaşayamazken,yılanlar dokunmadan neden uyanmayız bu sağır gafletten. Hakk’ın ‘eşrefi mahlukat’ını haksız bıraktığı görülmüş şey değildir bana göre ve sizin ne haddinize haksızlık bre ey gafiller, bizim ne haddimize.

Bir yazgı bu kadar mükemmel yazıldıysa eğer, insanca ve mükemmel yaşamayı bilmek lazım ruhsal anlamda. İşte o zaman, sonrasına dair bir yaşam, ölüme eşdeğer.

İnsanın iki doğumu vardır, böyle bilin!
İlkini annesinden doğar insan
İkincisi aklından!
Bir çatal yol belirir ikinci doğumun ilk sancısında ve zülfikarı andıran.
Güneşe gider bir yol öteki karanlıktan ibaret

Güneşe giden yol aydınlık
Yakmayan bir ateş aydınlatır yolunu
Yansımalarda hiç yanılsama yok iyilik üzerine
Çiçekli bahçeler sütten ırmaklar üzüm asmaları eşlik eder seninle bu yolda
Kuşlar şarkılar fısıldar kulağına düşün dünyanda. Yeter ki ruhunu dinle ve ruhuna dön
Ruhunun evine dön kalbini yormadan.

Bir öğlen sonrası oturmuş sokağın nabzını tutuyorum bir bakkal dükkânının camında.
Bir kuş sürüsü dizilmiş karşı caddenin telgraf tellerine teller ne kadar gergin muhabbet o kadar derin kuş ailesinde.
Bir seyyar satıcı geçti demin camları buğulanmış küçük el arabasıyla beyaz tülbentlerden anladığım sokak lahmacunu satıyor seyyar satıcı. Nasıl da güzel olur şimdi sıcak sıcak.
Bir genç sevdiği kızın camının dibinde tırsak voltalar atıyor dayak yeme pahasına,ya kızın babasından yada mahallenin sevimsiz ağır abilerinden. Garibim bir avuç sevgi peşinde...
Birde hurdacı geçti az önce orta anadolu şivesiyle hurdaaaciiiii diye bağırarak bir çok kez.
Ben mi?
Beni mi sordunuz; ben hayal satıyorum sadece şekersiz içilen bir çay kıvamında.

Çocuklar ahh güzelim çocuklar...

Bir sürü sokak çocuğu toplanmış güneşin altında, sokakta yavrulayan bir sokak kedisinin yavrularına bakıyor meraklı bakışlarla. Bir de iyilik bulaşmış ellerine yüzlerine yavru kedilere ikramda bulunuyorlar. Annesinden tas çalmış biri bakkaldan süt için kedilere. Kimi cebinden döküyor kuru mamaları Zeyno da evden bir tabak şehriyeli pilav getirmiş. Sokakta ziyafet var ve sevinçli çocuk çığlıkları.
Ruhları güneşe doğru yol almakta çocukların ruhları evine dönmekte koşulsuz bir iyilik yarışında
merhamet sevgiden doğar sevgi yine ruhunda çocukların ve kedilerin canına minnet.

Bir de karanlığa giden çamurlu bir yol var barut kokulu
Onu anlatmamaya karar verdim
Çocuklar duymasın

Sefa ÇELİK

Sefa Çelik
Kayıt Tarihi : 9.5.2024 03:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!