Yazdık,
Okuyabilmekten çok;
Yazabilmekti her şey.
Bütün paragraf başı dinlenmelerde;
Bir satır sonu yalnızlığına özenip,
Erken noktalar koymak hayata.
Yazık, devamı gelmeyecek sandığım bu ömüre,
Bir şiiri sığdırmak,
Yoksa ömrü bir şiire mi sıkıştırmak?
Yazdık,
Sevmekten çok;
Yazmaya sebeptir bazısı.
Bütün cümlelerin akşamüstünde,
O alaca belirsizliğin baş ağrıtan kargaşasında.
Ayaküstü beklemek,
Kalemim alışana dek.
Benim yalnız edebiyat sancılarım var,
Kalemi her elime aldığımda,
Küskünlüğüm yazamamaya.
Mürekkep ağlar kalemim,
Kağıda döker yaşlarını.
Tarihsel yaralarım var;
Kanamış...
Ağlanmış...
Aklanmış...
Ve geçmiş...
Benim gülmeye mani;
Doğduğum toprağın mahsulü,
Friglerden kalma acılarım var,
Bilinen en uzak tarihte.
Ve Bizans’ın paslı zindan demirlerinde dolanmış;
Bin yıldır,
Kanamış...
Ağlanmış...
Bitmemiş...
İşte böyle,
Unutulmuş bir şehir kadar şanssız;
Ünsüz bir şairin sözleri,
Ki Kütahya unutulmaya müsait bir kenttir.
Hani sevdiğim bir şair bile;
“Taşrada hüznün gölgesi uzar.” demiş.
Kayıt Tarihi : 11.10.2019 03:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Barış Yavaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/10/11/yazdik-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!