neden geldin, biliyorum dedi yaşlı adam
tahta bir masanın ardından ve üstünde bir sandalyenin tahtadan
kalın bir kitaptan okur gibi cümleleri
gözlerini ondan ayırmadan
biliyorum dedi ne aradığını
ne kaybettiğini de biliyorum
neyin getirdiğini bana seni
ilk kez yolunu şaşırmadan...
çünkü zor böylesi yaşamak, değil mi
uyan
bir hikaye yazılmış olsun
sen daha uyanmadan...
biri yaşa desin, yaşa sen de
ve hep inan sana inanman söylendiğinde
kendi iplerine dolanan bir kukla gibi
düş kendi hikayende
alıp nasibini sevgiden
yalandan
ve aşktan...
düşün sonra tüm olanları
nasıl bir tanrı değil mi, senden alıp olanları
seni geri boşluklara bırakan...
iplerine uzan
ve çek kendini yukarı
yukarı...
sormak için neden
neden dünyanın canını bu kadar acıttığını
ve mutluluğun nereye saklandığını...
gözlerinin ne kadar uzağa dalıp gidebileceğini yada
gidenlerin ardından...
biliyorum içindeki öfkeyi, nefreti ve acıyı
yorgunluğunu ve ne istediğini
almadan gitmeyeceğin buradan...
tanıyorum seni
yazarını bilmek isteyen adam
iplerinin getirdiği
tanrıyım ben...
yanıma otur dedi istersen yaşlı adam
benim de sana anlatacaklarım var
ve galiba beni de yordu
seyretmek ağır ağır her gün
dönüşünü bu dünyanın...
gel, kurtaralım önce seni iplerinden...
İlker TimurKayıt Tarihi : 31.3.2012 05:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!