İnceldiği yerden kopmayan şeylerde vardı bu hayatta!
"Yazmak " mesela.
Bir kağıttan daha incesi var mıydı, eşyalar aleminde?
Peki! Kağıttan koparılabilir miydi aşk?
Bir Henry yazısı şöyle derdi:
Kalemin kağıda değdiği yerdeydi aşk.
Kelimesi kelimesine hasret bir cümlenin içinde
"gizemli bir özneydi aşk"
Belki de kağıt kaleme değmemeliydi.
Kirlenmemeliydi o kağıt.
Kağıdın beyazı anlatmalıydı aşkı, belki de.
Belki de kavuşmamalıydı hiç bir zaman kalem, kağıda.
Bir Henry yazısı şöyle derdi:
Bembeyaz bir sayfa açtık.
Kirleteceğimizi bile bile.
Kağıdın beyazı anlatıyor iken aşkı.
Beyaz düşler yazdık kara kalemlerimiz ile.
Kalem ile değil;
Silgi ile yazılıyormuş bu hayatın sevmeleri.
Sile sile bitiremediğimiz dostluklarımız vardı bizim.
Seve seve sildiğimiz aşklarımız vardı bizim.
Anlatmaya kelime bulamadığına.
Sonrasında tek bir harfin bile fazla.
Aşkın kelimesi yoktur.
Kelimenin aşkı vardır.
Kağıda değil.
Kalbe yazılırdı o kelime.
Vatanı kalbi olmayanlar, okuyamasın diye belki de.
Kalem ile değil.
Sevgi ile yazılırdı o kelime.
Aşkın sırrına eremeyenler, yazamasın diye belki de.
Kalbin ile dinle.
Benim sevdam dile gelmez.
Kalpten gelen bir hissediş,
Kelimeye hapsedilmez.
Kelimelerin Kıyameti böyle bir şeydi işte.
Aşkın kağıda yazılabilir bir iş olmadığının son bir kez de olsa kağıda yazılı bir itirafıydı belki de.
Evet! Yazmak bir aşktı ama kağıda yazılamazdı aşk.
Yazarlık kim biz kim?
Kim olduğunu bilmeye çalışanların hikayesidir bu.
Hem yazar olsak ne yazardı!
Aşk kendini bu kadar çok yazmış iken alemlerin dört bir yanına.
Dört bir yanı denizler ile çevrili ıssız bir ada(m) olmaktan daha güzel ne vardı?
Kayıt Tarihi : 13.11.2016 05:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!