Yazar Şiiri - Selçuk Şahin

Selçuk Şahin
94

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yazar

Buradan ne kadar uzaklarda olursa olsun o yanımda diyerek uzandım gökyüzüne.. Gözlerini aramadım yıldızlarda.Her bakış tanesi gibi sendin gökyüzü,yüzündü..Kırlarda koşan mavi patiskalı kız gibi hür,özgür; hızla uzaklaştı hayalin sabaha.Ve oralar uzak diyarlar şimdi.Gökyüzünde başka bulutlar dalgalanıyor.Gece başka yerlere doğru çekiliyor.
Gün sabaha kavuşana dek seyrettim mavi patiskalı kızın gidişini..Uzun uzun cümlelerle konuştum onunla.Uzun uzun türküler söyledim.
Ey mavi patiskalı güzeller güzeli..Hayalin gelmeyecek mi? Gittiğin yerden dönmeyecek misin? Elbet döneceksin.Yine nöbet gelecek,yine sen geleceksin.Yine resmini çizeceğim gökyüzüne yıldızları birleştirdiğimde..

....

Dünyanın başka bir yerinde,karanlık sokakların korkuttuğu bir kadın ağır ağır yürürken aniden karşısında bulduğu dostuna,sımsıkı sarıldı.Kokusunda ter vardı adamın.Ama öyle güven verici kokuyordu ki,kadın korkusunu bir anda unuttu.Kucaklaştılar bir kez daha,yazarın uzaktan duyamadığı bir şeyler konuştular..Kol kola yürümeye başladılar kadının gittiği yönde..Yazar yaklaştı onlara doğru,elinde not defterini buruşturarak.Artık duyabiliyordu onların sesini ve yazıyordu konuşmalarını.

....

Kadının evi çok düzenliydi.Sadece biraz önce üzerinden süzülen sularla ıslanan havlu vardı yatağının ucunda.Ayna da şöyle bir baktı vücuduna.”Yıllar pek de bir şey götürmemiş “,dedi yazar içinden pencerenin köşesinden onu izleyerek.Ve not defterine aynen yazdı sözlerini.Çekmeceden çıkarttığı çamaşırlarını tekrar çekmeceye geri koydu kadın.Yatağına yürüyerek uzandı.Havlusunu kaldırdı.Pencereye yürüdü ve kalorifer peteğinin üzerine havlusunu serdi.Tam havlunun peteğin üzerinden kayan ucunu düzeltiyordu ki,yazarı gördü.

....

“-Nöbet”,dedi yazar,bilgisayarının başında klavyesine yazarak,”-uyumamak lazım,ne kaldı ki şurada sabaha,bitmese de olur,böyle güzel öykü yakalamışken..”

....

Yazar geri döndü kadının penceresinden çekilerek caddeye..”-Nereye gitmeli şimdi? Baş karakter de uyudu.” Adamı birkaç sokak ötede bir ağacın dibinde sigara içerken buldu.Yanına yaklaştı,kimliğini gizleyecekti.Ateş istedi.Sigarasını yakarken iyice izledi adamın yüzünü.Tasvir yapmak gerekir diye düşündü.Adam da ikinci karakterdi çünkü öyküdeki...
Yazarın kafasındaki her şey tıpatıp uyuyordu adamla.Kadını da getirebilirim istersem buraya diye düşündü.Veya adamı götürebilirim onun yanına..Benim öyküm bu,dedi içinden..
Durdu adamın karşısında Kendisini tanıttı adama.”-Benim “dedi,”bu öyküyü yazan.Git dedi,ona git,kapıyı çal,uyandır.Seni bekliyor,gelmeni istiyor.”Adam başını kaldırmadan;
-“Hayır” dedi.”Gitmem,gidemem,Senin bilmediğin şeyler var ortada”.Telaşa kapıldı yazar.Ne olabilir ki onun bilmediği..Kendisinin yarattığı karakterlerde neyi,nasıl bilemez?

“-Anlat”,dedi.Karşısına oturdu usulca.”-Senin bizi canlandırdığını sandığın öyküden önce de yaşantımız vardı bizim.Sen uzun yolculuğa çıkmış bir trendeki kompartımana girip oradaki insanların arasına oturan biri gibi bize dahil oldun.Yarattığım dediğin bizim sonramıza sen de yaratıldın.Şu saniyeden itibaren hiçbir şeyi değiştiremeyeceksin.Bilmediğin şey şu anda bunları başka bir yazarın yazıyor olduğu.Farkında değilsin hala ama,sen de bu öykünün bir karakterisin.Bizi kurgulayan asıl yazarın söylettikleri şu an söylediklerim.”
Yazar durdu.Not defterine,adama,gökyüzüne,boşluğa baktı.Kafası karmakarışık öylece donakaldı.Ne yani o da bir karakter olarak bu üç kişililik öykünün içinde mi yaşıyordu? Yazdığı şeyleri aslında o yazmıyor muydu? Kendini çok kötü hissetti.Başı taş gibi ağırlaştı.Karmakarışık hisler,düşünceler içerisinde kalakaldı.

....

Kadın uyumuyordu.Penceredeki görüntü gözünden gitmiyordu.Utanmamıştı. Sinirliydi.Kendisini pencereden izleyen o kadın da kimdi? Neden onu izliyordu?

....

Yazar titreyen parmaklarının arasında ezilmiş sigarasından derin derin içerek gözlüklerinin üzerinden adama bakıyor,onu dinliyordu.Birbiriyle örtüşmeyen şeyler vardı.Kendisi de bir karakterse bunu bu adam nereden biliyordu? Yazardan çok polisiye romandaki bir müfettiş gibi hissetmeye başladı kendisini.Kafasını toparlamaya çalıştı.Geçmişte ne vardı? Kadına,adama dair yazdıkları kendisinin üzerinden başkasının yazdığı şeylerse şayet bu ne biçim öyküydü böyle? Bu iki insan arasına yazar tarafından gönderilmiş bir gözlemciden farkı yoktu bu durumda.Ya onun bu öyküden önceki hayatı? Yazarın seçtiği konuya malzeme miydi sadece? Her söylenen söz,her yapılan hareket; hepsi başkası tarafından planlanmıştı öyle mi? Karakter olmak ne kadar kötüymüş diye düşündü.Düş gücüyle olaylar,yaşamlar yaratanken; yaratılan,üzerinde oynanan,sözleri yazılan,davranışları,düşünceleri başkası tarafından belirlenen birisi olmak...Gözleri karardı,kendisini kaybetti yazar.

....

Salonda kanepeye uzanmış,saçları tokasından sıyrılmış baygın yatıyordu yazar.Adam elinde kahve fincanı,kahvesini içerek devam etti konuşmasına.Kadın şaşkınlıklar içerisinde adamı heyecanla dinlerken kanepede yatan yazara bakıyor,anlatılanlara anlam vermeye çalışıyordu. “-Peki sen bunları nasıl öğrendin? ”,diye sordu adama.”-Uzun hikaye “dedi adam.Başka zaman anlatırım.Belki başka bir öyküde anlattırılır.”-Şimdi “dedi, adam. “-Bu yazarı ne yapacağız? “
“-Ondan hoşlandın mı? ” dedi, kadın.”-Hayır,ne münasebet! ”dedi,adam.”-Ama bunu sen bilemezsin.” dedi,kadın.

....

Nöbet iyice yordu.Mavi patiskalı kızdan nerelere geldik.Biraz masa üstü şekerlemesi yapmalı.Başka nöbette başka öykülere artık..

22.06.2003
P.Atğm Selçuk Şahin/Söke(03:40)

Selçuk Şahin
Kayıt Tarihi : 8.12.2011 15:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selçuk Şahin