Bu zamana kadar ağladıklarım gün gelir benim için ağlarsa kurak çöllerde kuru bir kum tanesi kalmaz.
Dostluk yağmuru ıslatmıyorsa seni üzülme sakın sadece şemsiyeni kapaman yeterli olacaktır…
Bakma elin haline baktırırsın halına öyle bir an gelir ki güldüklerin damlar senin postuna...
Gözlerini açtığın vakit önce kalbini bir gözün önüne al bak nasıl rengi ona göre gör karşındaki dengi…
Bakma elin haline baktırırsın halına öyle bir an gelir ki güldüklerin damlar senin postuna...
Gözlerini açtığın vakit önce kalbini bir gözün önüne al bak nasıl rengi ona göre gör karşındaki dengi…
Karadeniz’in niye bu kadar nemli olduğunu düşünecek olursan gözlerimden akıttıklarındandır…
Görmüyor gözlerim belki seni tutmuyor ellerim, bir yerlerde nefes aldığını bilmek en büyük sevgi yüreğimde duyamasam da sesini iki tuşun ucunda olduğunu bilmekte yeter içimi serinletmeye... Özlenesi bir varlık olduğun için hayatımda rabbime bin şükür... Tattırdığı için senin özlemini tebessümünü, hüznünü, esprini, kıyamayışlarını, insanlığını, değersizlere değer kattığını, bana da nasip etti ya seni gece gün ellerim havada kalsa duada az gelir sevgimi deniz yapıp dalgası seni bana bir gün getirsin...
Yazana değil yazdırana bak
yürekteki sazı çaldırana bak
gözlerimde perde oldun
aralayıp güneşi çaldırana bak
doğurmuş iyi ki annen seni
Allah ömrüne ömür katmış senin
sanki bana bir umut ışığı yapıp
ömrüme ışık tutmuş seni
Zennehar yılmaz
21 Mayıs 2012 Pazartesi
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla