‘Genel geçer hayata dair
bir bakışın ürünü’ ‘sıradan,
ortasında körpecik gecenin’;
ay yükselten,
tek, sen bindin
o trene:
Sonuna daha vardı gecenin;
Gecenin ortası bitmişti,
“Trene tek senle
bineceğim” dedin
Geldi bak, yaz! !
Güneşin orta yere çıkarttığı buz!
(Buzları, eritirken onları…)
Sen bir kenara yaz.
Yaz ki, hep hatırlarız -
öyledir de ya...
- Kara kışta ve
yağan ‘taze,
pembe karda’
Eritiyor bak güneş,
Nur geldi toprağın yüzüne …
O;
kendini attı kendi
üzerinde,
(Ölü toprağını.)
ölçmek için sevgililerin şanını.
Tan yerinde, sevinç!
Çocukluk, bir kıvanç! …
Güneş eritti buzları;
Neden sonra huzur yine
konca,
Eller, yılmayıp
kenetli sabredince.
*
Ve şimdi gemiler uzaktaki bir duba,
Yüzerek çıktığın boyunu geçen yerde;
Ve plajda, seyyar, iki sayfiye;
Koşuyorlar, denize! ! ...
Ve denizden,
hoppaa!
sıcak kumlarla
Cebelleşerek,
panik içinde,
Şemsiye altına,
şezlonga………....
Dingindir serinlemiş
kumlar; ve yaz gecelerinde,
Yakılan cehennem sıcağında,
Ateşlerinde, guitar eşliğinde.
‘Dönen kendine’,
benlikler döner kendi etrafında,
dans ederler! ...
“Yaz geldi” derler! ...
*
Dalgaların sesini dinler,
Tek damlası için
tuzlu suyun,
Okyanusta uğultu
olan karanlık
sessiz gölün…
Ve okyanusun dibinde
de Nice denizler coşar,
‘Kumları
girdaplarına-
ilk dördün’
Sabah markete gidecek
bermuda şortlar;
Yine aynı güneşin
altında;
Doğru –
insanların içinden
- Gazetecinin yolundan.
Kayıt Tarihi : 11.6.2004 15:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!