Gün
hazırlanıyor doğumuna
tanyeri kızıl lacivert
sirenler
tiz sesleriyle
bağırıyorlar Odysseus`a
bir aşk büyüyor Troya`da
dalga tutkuyla sarılıyor
kumsalın boynuna
gidip geliyorlar birlikte
gökyüzünün tanıklığında
biliyorlar anlık bu vuslat
ödenecek bir diyet
bu an uğruna
portre
susuyor duvarda
kenarda yorgun bir palet
kırılmakta
taşıyamıyor bunca rengi
ince ahşap bedeni
tuval sevdalı fırçaya
okşarken narin tenini
dölledi renkleri
tuval doğurdu portreyi
bu rengârenk aşkla
gitar
hıçkırıyor radyoda
parmaklarda bin maharet
esmer bir gırtlak
ağlıyor doğaçlama
beyazdır hüznün rengi
pamuk tarlalarında
türküler mavi
eller kara
ne fark eder hangisi
beyinler adalete
yürekler hürriyete
susadığında
ha orada Delta*
ha burada Çukurova**
rotatifler
dönüyor taşrada
başlıklar kızıl kıyamet
bir fotoğraf birinci sayfada
haykırıyor çığlık çığlığa
şahinlerden ölüm kusuyor cinnet
kent bombalanıyor acımasızca
kent bitkin, kent anaç
kent baştan aşağı şefkat
her hücresiyle cansiperane
asi çocuklarını
korumaya çalışmakta
heyhat, evlatlarından biri yerde
can vermekte soğuk asfaltta
sol göğsü yaralı
özgürlüğe sevdalı
bir kadın gerilla
güneşiydi davanın
kırda doğurdu onu
bir serin seher
kentte batırıyor şimdi
arsız deli bir yel
fersiz gözlerde derin keder
medya için iyi haber
ne yapıp edilmeli
kayda alınmalı
son anları
buruşuk bir kağıt
gerillanın avucunda
'SS' yazılı
sevgiliden gelen son notta
bir türlü anlayamadı
nedir bu kısaltma
sövgü mü gestapoya
veda mı sevdaya
selam mı yeni bir aşka
gücü mü yetmedi tamamlamaya
çekip gitti mi yoksa o da
yetim mi kaldı şimdi
hem dava hem sevda
kanayan
yalnızca bir yürek
ruhtaki acıyı kim dindirecek
koparıyor aniden kalbini gerilla
sarıyor son bir gayretle onu
elindeki buruşuk kağıda
muhabir görüntülemekte o ânı
-ah o bakışları-
ömür geçse unutulmaz bu anı
uzatıyor kadın adama
al goncayı
diyor ki
bu yürek sana emanet
al götür
sahibine teslim et
bir de son istek
sakın 'kısaltma' haberi
yaz aşkımı gazetene
SÜRMANŞET
(Kasım 2006, Çanakkale)
Serap ÇakalırKayıt Tarihi : 22.11.2006 10:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Meraklısı için notlar: * Mississipi Deltası. Blues, aslen Afrika kokenli bir muzik turudur. Onceleri, kole ticaretinin baslamasiyla birlikte Amerika`ya getirilen zenci kolelerin kendi kulturlerini koruyabilmek icin kullandiklari sosyal bir arac oldu. 1865 senesinde koleligin kaldirilmasiyla birlikte Amerikan toplumu icinde yanki buldu ve buradan da tum dunyaya yayildi. Ortaya cikis tarihi kesin olmamakla birlikte ilk zenci kolelerin Amerika`ya ayak bastigi 1619 senesi, Blues`un dogum tarihi olarak kabul edilebilir. Amerika`ya getirilen ilk koleler, Mississipi Nehri`nin besledigi ve buyuk pirinc tarlalarinin bulundugu New Orleans ve Memphis bolgelerine yerlestirildiler. Koleler tarlalarda calisirken bir yandan da hep bir agizdan sarki soyluyorlardi. Bu sarkilarin sozleri ise ozellikle secilmis, ozgurlugu, birligi, beraberligi ve umidi asilayan, haksizliklari sorgulayan sozlerdi.(kaynak: http://www.sanalcafe.sc/makale/muzik/478) ** Güneydoğu Anadolu Bölgesi`nde bu yıl pamuk hasadında makine kullanılması, her yıl pamuk tarlalarında çalıştırıldıkları için yaklaşık 3 ay gecikmeli okula başlayabilen çocukların yüzünü güldürdü. Bölgede kullanılan pamuk toplama makinesi sayısı 200`e ulaşırken binlerce çocuk okula zamanında başladı. Pamuk toplama makinesinin yoğun olarak kullanıldığı Diyarbakır`ın Bismil ilçesinde okula erken başlayan öğrenci sayısında yüzde 20 artış yaşandı. (ABD`de 60 yıldır pamuk toplama makineleri kullanılmakta.) (Kaynak: http://www.bianet.org/2006/10/01_c/86738.htm)
Hayat duyarsız bir fırtınayla yok ederken bütün güzellikleri...
Büyük bir zevkle okudum.
Yürekten kutluyorum.
BU TABLO İÇİNDE MUHABİRİ OLMAK İNSANLIĞIN....
Betimlemeler harika, konu çok güzel ,tebrik ederim Serap Hanım.SAYGI VE SEVGİLER...
müzeyyen başkır
TÜM YORUMLAR (11)