Yaylaya Gidişimiz! Şiiri - Halil Gülşen

Halil Gülşen
192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Yaylaya Gidişimiz!

Girizgâh 1: (Bana)

Bugünlerde “yaylam” diye maziye döner de Halil;
Beyhudedir ağlayışın, firkat varsa serde Halil;
Hatıralar hayatına olmamalı perde Halil;
Düşeceksin bu gidişle, dermansız bir derde Halil!
Temiz hava, sarı yayla, çocukluğun nerde Halil?
Ara, yiten değerleri, kaybettiğin yerde Halil!

Girizgâh 2: (Paşa’ya)

“Paşa” lakabıyla malûm, ol Mustafa Kemal Çerçi,
Nüktedandır ve şairdir, kuzenim de olur gerçi;
Ağustos ayı gelince, sahil bir cehennem olur;
Külhandan daha ziyade, sivrisinek ve nem olur!
Bizim Paşa Erdemli’de, bağlasanız da duramaz,
Sıcak hava kuzenimin, bünyesine hiç yaramaz!

Ve yolculuk:

Sivrisinek sürüleri, birer azgın canavardı!
Bizim Paşa’nın üstünde, iki kat cibinlik vardı!
Bir taraftan karasinek, bir de dayanılmaz sıcak,
Yaylaya çıkmamız lazım, kaşınmadan kol ve bacak!
Gitmek için “Göktepe”ye, araştırdık sağı solu,
Çantamızı hazırladık, bizi bekler yayla yolu...

“Güzeloluk kavşağı”nın kuzeyine yürüyorduk,
Terliyorduk, yanıyorduk, damla damla eriyorduk...
Yola çıktık, oh nihayet; ben bitkinim, Paşa hasta,
'Yaylaya mı? ' diye sordu, otobüsçü Mahmut Usta.
'En son durak “Çukurkuyu”, gidebildiğimiz kadar,
Aman usta dikkatli ol, “Kayacı”da vardır radar'

“Karyağdı”dan yukarıya, gidiyorduk nazlı nazlı,
'Ne radarı? ' dedi usta; 'Kağnı bile bizden hızlı'
O emektar elli ne ce, yayla yollarının süsü;
“Coğayip”te su kaynattı, Mahmut Bey’in otobüsü!
“Tilki Adam Astığı”nda, kırk beş dakika bekledik,
Hararetli radyatöre, su üstüne su ekledik!

Ve otobüs geri döndü, zira yanmış idi conta,
Emektarın bagajında, unutuldu bizim çanta!
Zaten yeter gömleğimiz, çanta mühim değil Paşa!
Yolu takip ederek biz, ilerledik koşa koşa!
“Kayacı”nın karşısında, üç beş koyun yatıyordu;
“Koçaşlar” yol kenarında, üzüm filan satıyordu!

Yayan yayan gidiyorduk, zaman ile yarışarak,
Çam kokusu, ter kokusu, birbirine karışarak!
“Cındar Kuyusu” yanında, Fakı Bey’in traktörü,
Harekete geçmek üzre, yetişelim, Paşa, yürü!
“Aslanlı”ya kadar gittik; arkasında traktörün,
Yayan “Devrent” çekilir mi; rezilliği şimdi görün!

Ayağım şiş, başım duman, 'Dinlenelim Paşa, aman! '
Diyecektim, o sırada, peşimizden yetişti Man!
Durmayınca zalim kamyon, tuttuk kasayı koşarak.
Ve nihayet binebildik, arkasından yapışarak...
“Atkalgıdığı” geride; geçildi “Karga Gediği”.
Mutluluktan deli olduk; palavracının dediği!

Ruhumuzu doldurmuştu, şiir ötesi derinlik,
Yüzümüze dokununca, “Avgadı”daki serinlik!
Sevincimiz yarım kaldı, kamyon döndü yanlış yola,
Paşa çalınca ıslığı, kaptan çarptı sağa sola.
Adrenalin kanımızda, biz adeta uçuyorduk,
Kaptan feryat ededursun, durmaksızın kaçıyorduk!

“Sorgun yolu”na düşmüştük, yorgun, bitkin, susuz ve aç,
“Tozlu”, “Söğüt”, “Kevenkırı”, olmuyordu bize ilaç!
“Toros Köyü”ne gelince, fena duygulandı Paşa;
Hayli yol var gidilecek, şimdilik sevinmek boşa!
Erdemli’den “Çukurkuyu”, iki saat hakikatte;
Biz yarısına gelmiştik, malesef sekiz saatte!

Ertelenen umutların elbette devamı gelir;
“Baş yayla”ya çıkmayınca hastaya deva mı gelir?
Paşa, merak etme, yarın; tükenmesin umutların!
Gölgesinde dinleniriz, ardıçların, bulutların…
“Toros Köyü”ne gelince, bir gece dinlenmek gerek;
Mihman olduk teyzemize, yaptı bize sıkma börek;

Yola çıktık beklemeden, ufuk kızıl derinlikte,
Kolay oldu yürümemiz, seher vakti serinlikte..
“Yüksük Taş”tan yukarıya, “Baltalı” ve “Kemik Kuyu”,
“Köpenkavak” geçilince, “Gezeren”de içtik suyu!
“Karamık”lar üzüm dolu, çığlık çığlığaydı kuşlar
Bir aşarsak “Göktepe”yi, asıl yayla burda başlar!

“Metenis’in Gediği”den, heyecanla çıkarken biz,
Karşımızdan çıkageldi, “Rus” motorlu “Cerrah Aziz”!
Yüzümüzde, sevinç seli, aşkla eser poyraz yeli,
Bizi aldı pikabıyla, “Tatar Mustafa’nın Veli”..
Buram buram kokuyordu, adaçayı, kekik, yavşan:
Kaçışırken sağa sola, kınalı keklikle tavşan..

Havası ve insanları, tabiat desen enfesti;
“Rüstem Ağa” bizim için, öğle vakti kuzu kesti!
Ateş yaktık in önüne, üç beş tane kütük çattık;
Kütükler köze dönünce, üstüne pirzola attık..
“Çukurkuyu”, “Çukurkuyu”, dünyada emsalsiz suyu;
Su neyse de, unutamam 'Suluc’in'deki uykuyu!

Halil Gülşen
Kayıt Tarihi : 16.3.2010 16:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


8 artı 8'li hece ölçüsü ile yazıldı. ......................... 1993 yılında Mustafa Çerçi(Paşa) ile Erdemli'den yola çıkarak Yaylalara yolculuk yapmıştık. Aynı yolculuğu bu sene de yaptım ama; yayla bitmiş! Eski tadı yoktu... Eski insanlar, çıngırak sesleri... Çukurkuyu'daki şenlik... Artık hiçbirşey eskisi gibi değil. Saygılarımla..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Cevdet Bekkaya
    Ahmet Cevdet Bekkaya

    Yolculuğa çıkışın hazırlığı, başlaması,geçilen yerler ve molaları ile hoş bir seyahat anlatımı....yüreğinize, kaleminize sağlık. Selam ve saygılarımla tebrikler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Halil Gülşen