Yayla Gezintisi (Mikdat Bal’a Nazire)
Meleyen koyun kuzu özlem dolu sesiyle,
Sevgiyi muhabbetle karıp selam verdiler.
Nergisi, papatyası, gülü menekşesiyle,
Bir koro edasıyla gurup selam verdiler.
Çok zaman çıkamadım hasret tüten yaylaya,
Her yıl geleceğimi söylemiştim Leyla’ya,
Görünce haber verdi koşar ayak Ayla’ya,
Anıları önüme serip selam verdiler.
Kızlar eskisi gibi bakıp da gülmüyordu,
Koyunlar verimsizdi, süt kapı dolmuyordu,
Çobanların kavalı neşeli çalmıyordu,
Hislerini gizleyip buruk selam verdiler.
İneklerin zilleri eskimiş gibi idi,
Kilerdeki yoğurtlar ekşimiş gibi idi,
Hasret yüce dağları okşamış gibi idi,
Çok doluydu kalpleri kırık selam verdiler.
Sanki unutulmuştu yasa gibi ahitler,
Eski dostları sordum, kalmamıştı şahitler,
Gelen geçene durmuş bakıyordu şehitler,
İman dolu göğsünü gerip selam verdiler.
Dolunun arkasından dereler coşuyordu,
Bütün olan bitene mandalar şaşıyordu,
Yüzü güneş esmeri çocuklar koşuyordu,
Rengarenk çiçekleri derip selam verdiler.
Kaymak mideye indi, soğuk sular içildi,
Ekmek kırıntıları çimenlere saçıldı,
Kuşların kanatları birer birer açıldı,
Döneceğiz deyince garip selam verdiler.
Mustafa HOŞOĞLU
25.10.2015
Yayla gezintisi
Dağlar tepeler aşıp, çıktım yayla düzüne
Yüksekten uçan kuşlar, görüp selam verdiler
Koyun keçi yayılmış, hepsi bir kaç düzine
Misafir var diyerek durup selam verdiler
Koyunlara yaklaştım köpek üstüme ürdü
Şaşkın, şaşkın bakarken, geldi yanımda durdu
Hoş geldin der gibiydi benimle dostluk kurdu
Enikleri yanında varıp selam verdiler
Ne düşüneceğimi, bilemedim o anda
Hayat cıvıl cıvıldı canlı vardı her yanda
Canavarlar yaklaştı tehdit eden bir tonda
Bu dağlarda işin ne sorup selam verdiler
Rengârenk çiçeklerden, arılar bal toplardı
Tavşanlar bir tümseğin kenarında hoplardı
Bulutlar parça, parça bir açar bir kaplardı
Güneşin etrafını sarıp selam verdiler
Hoş kokulu çiçekler, kokular saçıyordu
Kimi gonca halinde kimi de açıyordu
Unutmuştum her şeyi vakitte geçiyordu
Anılar gönlüme taht kurup selam verdiler
Hiç farkına varmadan ne kadar zaman kaldım
Çayır, çimen ormanı oturup seyre daldım
Unutulmaz bir anı, felekten bir gün çaldım
Ebedi belleğime girip selam verdiler
'Ne muhteşem bir gündü' diye geçmiş içimden
O gün ne hoş etmiştim mutluydum bu seçimden
Gözlerimden yaş aktı farkı yoktu sicimden
Mutluluk deryasına erip selam verdiler
Mikdat Bal
Mustafa HoşoğluKayıt Tarihi : 25.10.2015 20:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Benim yazdığım Mikdat Bal Hocabın şiirine naziredir
Selamlar.
teşekkürler Hatice Hanım
Mustafa bey tebrikler tam p. panonuzda.
teşekkürler hocam
Bülbülü altın kafese koymuşlar, 'ah vatanım' demiş..... Memleket hasreti böyle bir şey.....
Şiirdeki duygular şairin doğup büyüdüğü yerlere ahte vefası gibidir....
Yıllar önce görev yaptığım Anadolu'nun çorak ve coğrafyası zor yerindeki ev sahibimle dostluğumuz kaldı arada.... Bursa'ya geldiklerinde onları ağırladım.... birkaç gün bizde kaldılar..... Onları şehrin güzel yerlerini gezdirdim.... beğeneceklerinden emin bir şekilde sordum: 'Nasıl, Bursa'yı beğendiniz mi?' Türkçesi çok iyi olmayan hanım, omuzunu silkti ve yüzünü buruşturarak başını iki tarafa salladı ve : 'Hiç beğenmedim...... Nerde bizim memleket!' dedi......
Kaldı ki şairin memleket coğrafyası, görülesi yerler..... O zaman o yaylalara şiir düzülür elbette.....
Şiirinizi ve sizi kutlarım Mustafa Bey..... Saygılarımla.....
teşekkürler serap hanım, adlında bu şiir Mikdat Bal hocanın şiirine naziredir, ilk o yazdı, Şiirin hikayesi bölümüne Mikdat hocanın şiirini de ekledim, teşekkürler
TÜM YORUMLAR (3)