Bugün 26 Temmuz 1981 Pazar,
Yirmi güne yakın bir süredir köydeyim.Yıllık iznimi bu şirin ve ücra yurt köşesinde geçirmekteyim. Çocukluğumun on yılını yaylada geçirdim..O yayla ki; gönlümün en alımlı yavuklusudur.
Yayla; Anadolu insanının yaşantısının ayrılamaz bir parçasıdır.Hayvancılıkla geçimini sağlayan insanların üretim sahası olduğu gibi,manevi bakımdan da,Anadolu insanının ruhu,neşesi ve sevincidir.
Yayla,yazın boğucu sıcaklarında köylüye ve hayvanlarına,yemyeşil çimenleriyle sürülerini besleyen otlak yeri olduğu gibi,aynı zamanda tüm gönüllerde bir coşku,sevda ve özlemin adıdır.
Mayıs ve Hazıran aylarında bir düğün ve bayram neşesi içinde çıkılır yaylaya...Yeşilin en yeşili ile bezenmiş çayırlarda mor,sarı ve ak-pak çiçekler öbek öbek göz kırpar insanlara..Genç kızlar yayla çiçeklerini kıskandırıcasına
en yeni,en süslü giysileriyle daldan dala uçuşan kelebek gibi sekerler...
Yayla insanı, güneşle beraber uyanır.Gökyüzüne daha çok yakınlığından mı,havanın saf ve temiz oluşundan mı,güneş daha bir berrak,daha bir okşayıcıdır yaylada....
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta