Ben Numanlar Köyü'nden Emine Bacı
Yaşım belki doksanbir,belki seksensekiz.
Ellerim ayaklarım buğdaylar kadar temiz
Yaz gelince dibeklerde çaresiz
Dövülen benim benim,benim!
seni yaşadıktan sonra anladım
bana sensin mahşer nuru, kol-kanat
içimde şahlanıp duran huysuz at
dizginsiz gemsiz değil!
unuttum gözyaşı döken kadını
İstanbul'da Üsküdar'lı bir kız var
Bir tramvay durağında evleri
Sarı kanaryalar, ak kanaryalar
Öter balkonunda geceleri...
Bulutsuz rüzgârlar gibi her sabah
Ağgül'üm şimdi Sivas'ta
Serin rüzgârlar eser...
Rüzgârlar alıp gider ümitlerimi
Ümitlerim gitti gider
Ağgül'üm şimdi Sivas'ta sessiz, sedasız
Anadolu, Anadolu, ah Anadolu! ..
Bir yanında güzellik, incelik ve nur...
Bir yanında bin yıldan beridir süregelen
Toz-toprak, tezek, çamur...
İnsanlar gördüm sende; imbikten geçmiş gibi
Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını
Boz bulanık ırmaklarda çimdin mi
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza
Serdengeçti Osman Yüksel ağabeyime
Ben doğuluyum!
Eteği dumanlı, başı dumanlı
Dağlarda doğmuşum
Dağ çocuğuyum!
Nerde tasa duymadan yaşadığım o günler
Bereketin nerde Rabbim, rahmetin nerde
Çavdar ekmeği yenen kerpiç evlerde
Sorulan ben olurum.
Kimse duymaz çilesini tütmeyen ocakların
Tanrım ne olursun yüzümüze bak.
Gözlerin olmasaydı, beni ağlatmasaydı
Alıp giderdim başımı uzak iklimlere yarın
Hani bahar gelince pembe güller açar ya
Senin de öyle mektupların.
Şarkıların, türkülerin en güzel olduğu yerden
Bir garip kimseydin bu şehirde,
Sevmezdin her akşam içenleri,
Ve kimse bilmezdi o zamanlar
Düğüm düğüm aklından geçenleri
Bir esmer kız severdin,
İnce ağrılar gibisin bir bilinmez yerimde
Bir efkârlı türküsün gecelerimde.....
...
Pirim...efendim...dizelerimin gönlümden kopup emekleme sebebim...
Yavuz hocam günümüz Türkçesini en güzel konuşan ve yazan söz ve kalem üstadıdır.Allah başımızdan eksik etmesin.