YAVRUCAK
Mevsimler uzadı sabrım kalmadı
Bu bahar bulutlar gayrı akacak
Ekinler ektim başağa durmadı
Büyük göç hasat vaktinde yavrucak
Zindanın piri ve nebi yusufu
Nursi nin evinde gül kucak, kucak
Ayaklar altında Rabbın namusu
Ölüm uykusundan uyan yavrucak
Mahrum ve mahzun kederliyim bu gün
Bilmem ki ne zaman güller açacak
Vuruyor ayrılık çehremi her gün
Gelip sar yaramı güzel yavrucak
Yürekten yaralı ceylanlar gibi
Kaçmak çare değil köşe ve bucak
Saadet asrında yiğitler gibi
Bas geç ölümün göğsüne yavrucak
Bakma öyle gözlerimin içine
Bakışların sanki oklardan sağnak
Varamazsın gözlerimin dibine
Çırpınma boşuna güzel yavrucak
Canım ciğerim ey güzel bebeğim
Gül yüzlüm sen ey yasımı tutacak
Baharda kelebek ve misafirim
Bu kış uçacağım güzel yavrucak
Fani dünya hiç kimseye kalmamış
Gül yüzlüm sana da bu kalmayacak
Çıkmışım yola vaktim hiç kalmamış
Resulün izinde yürü yavrucak
Bükülmüş boynuna çare olamam
Benimde boynum bükülmüş yavrucak
Ben gözyaşlarına deva olamam
Akıyor gözyaşım sel, sel yavrucak
Al gözyaşlarımı rabbime götür
Ondadır dertlerin dermanı ancak
Bu sevda bize ilahi öğüttür
Tutasın bu öğüdümü yavrucak
Gönlüm gözlerine ağlar olsada
Odur senin ellerinden tutacak
Damlalarım sel olup katılsa da
Yegâne sahibin odur yavrucak
Yaşlı gözlerle sen gelme yanıma
Yoksa ateşin beni de saracak
Uzak durma öyle sokul yanıma
Kanın kanıma katılsın yavrucak
Hançeri andıran hazin bakışlar
Gülüşün biri soğuk biri sıcak
Gül yanağındaki pembe nakışlar
Nerelere uçup gitti yavrucak
Kırılmış gül gibi görüş günleri
Gelsen de başını kim okşayacak
Tellere takılan cici elleri
Güvercinler gibi uçur yavrucak
Ayrılık rüzgârı vurduysa beli
Rahmet yağmurları Elbet yağacak
Kırıldıysa nazik sazların teli
Sazsız söyle türkümüzü yavrucak
Dize, dize bu şiirler bitmiyor
Yazıyla dolmuyor sensiz bu kucak
Kalemin gözleri sel, sel akıyor
Öyle boynu bükük durma yavrucak
Girmiş aramıza beton duvarlar
Uzanamam kuş olsam da uçacak
Yüksekten geçer güvercin ve kuşlar
Nasıl uzanayım sana yavrucak
Gelme boynu bükük ve hazin, hazin
Bir nehir gözlerin sanki taşacak
Dayanamam nazına ey nazenin
Ağlasan benimde gözüm taşacak
Yabancı el gibi bakma yüzüme
Bakışların cam kalbimi kıracak
Yağmur ol yağ ateşime közüme
Gülüşünle açılayım yavrucak
Tellerin ardındaki feryatların
Yaşadıkça belleğimde kalacak
Elimizi ayıran zorbaların
Zulmünü rabbine götür yavrucak
Narin ve nazik elini elime
Uzatırsın lakin kavuşmayacak
Hasretten körelmiş şu gözlerime
Sabrı cemil ile su ver yavrucak
Kara, kara bulutlar yaz günleri
Üstüme ayrılık yağdıracak
Sil artık yaşlı ve ıslak gözleri
Gülsün inadına yüzün yavrucak
Sarmış dorukları hasret karları
Sıla yağmurları nasıl yağacak
Nasıl eriyecek gönül buzları
Olmasa rabbin rahmeti yavrucak
Yeni doğan keklik yavrusu gibi
Avcılar peşinde cirit atacak
Korkmadan uçasın şahinler gibi
Budur cedlerinin yolu yavrucak
Doruklarda her kanat çırptığında
Bana bu kafesler cennet olacak
Kırda gül ve çiçekler açtığında
Benim yerime de kokla yavrucak
Sevgi nehrini duvarla kesmişler
Damla, damla sevgimiz sel olacak
Gül yaprağın ayaklarla ezmişler
Topla perçemini yürü yavrucak
Çok görüldü sana baba kucağı
Bize de haram edildi bu kucak
Yeter ki düşmesin dinin sancağı
Nebimizde yetim idi yavrucak
Ellerini tutup okşamadımsa
Kimse yoktuysa elinden tutacak
Babana kelepçeler vurulduysa
Beşiklerde sabra alış yavrucak
Yaşlı gözlerine derman olamam
Vurulmuşum yaram ise sımsıcak
Bir dağ şahiniyim şimdi uçamam
Uçamam dar kafeslerde yavrucak
Yakubun olup Yusufum olsan da
Kervanın biri bizi ayıracak
Gülmeğini elin ile yırtsan da
Yine bizi ayırırlar yavrucak
Gönderesin Yakubun a gömleği
Hasretinden gözlerim açılacak
Ey ruhumun bedeni ve çiçeği
Gül gül, açıl her baharda yavrucak
Kayıt Tarihi : 15.4.2009 23:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!