Yaşnâme Şiiri - Ozan Bindebir

Ozan Bindebir
624

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Yaşnâme

Her erenler bakın vukuatıma!
Doğduğum gün bir balonu delerdim.
Neler yapışmıştı şu suratıma,
Ortalığı kanlı yaşa bulardım.

Yaş ağaçtan babam yapmış beşiği,
Sallamaya anam kapmış keşiği,
Aşamadım dokuz ayda eşiği,
Bazen çok ağlardım, bazen gülerdim.

Bir yaşıma ulaşmadan yürüdüm,
Evde ne buldumsa çektim sürüdüm,
Bir tarafı bir tarafa kürüdüm,
Bir yandan da bezlerimi sulardım.

Bir gürbüz çocuktum iki yaşımda,
Yerindeydi ekmeğim de aşım da…
Çok mutluydum, annem babam başımda,
Kendimi höllüğe kendim belerdim.

Üç yaşımda bir felç indi sağıma,
Bir nişan bıraktı sağ bacağıma,
Hazan yeli kar düşürdü bağıma,
Doğru düzgün yürümekten yılardım.

Dört yaşımda otururdum köşe de,
Annem, babam gitmez oldu işe de.
Artık mutluluk da yoktu neşe de,
Gün geçtikçe her gün daha solardım.

Beş yaşımda eğilmişti ayağım,
İnceldikçe incelmişti bacağım,
Babam derdi: “ Yine söndü ocağım”
Sağ yanımı sürüklerdim, salardım.

Altı yaşta biraz geldim kendime,
Sanki su bağlandı aktı bendine,
Aklım sardı, kim yetişir fendime?
Dedemgilin eriklere dalardım.

Yedi yaşta ilkokula başladım,
Kim kafamı bozsa hemen taşladım,
Okulu sevmedim, dersi boşladım,
Yazar yazar hemen geri silerdim.

Ameliyat oldum on bir yaşımda,
Kerem’İn kitabı yanı başımda,
Köyümü özledim, her gün düşümde;
Hayal eder, bin dert ile dolardım.

Okulu çift dikiş yaptım o sene,
Aklım sarar oldu, sosyale fen’e.
Şöyle bir geriye döndüm de yine,
Öğretmenlik hayaline dalardım.

Ne kadar ucuzdu insan emeği,
On dördümde bulamadım yemeği?
Alırdım bir tane kuru ekmeği,
Yetsin diye bir inciri yalardım.

On beşimde ortaokul bitmişti,
Babam beni okulumdan etmişti,
Yine mutluluğum uçup gitmişti,
İçin için babama diş bilerdim.

Yirmi yaşta aslan gibi yiğittim,
Sanki zerdalide sağlam çiğittim,
Çoban oldum nice koştum seğirttim,
Gayri tuttuğumu kökten yolardım.

Yirmi beş’te aşıktım bir güzele,
Bir gün olsun gezemedim el ele.
Gayri bağlamamda dokumdum tele,
Türkü de söylerdim, saz da çalardım.

Otuz yaşta girdim devlet işine,
Otuz beş’te bağrım döndü meşine,
Yine düştüm bir sevdanın peşine,
Hasretinden boş hayale yelerdim.

Kırk yaşımda aklım yetti geçime,
Kırk beş’imde bir kurt düştü içime,
Elli yaşta aklar düştü saçıma,
Elli beş’te kötüleri elerdim.

Altmışımda hastalıklar çoğaldı,
Birazı gitti ya çoğu da kaldı.
Yavaş yavaş hanım benden bunaldı,
Biz söz etse arı gibi dalardım.

Altmış beş’te artık düştüm bastona,
Sallanan vücudum döndü pistona,
Dikkat ediyorum kaçmasın dona,
Bu korkuyla uykuları bölerdim.

Yetmişimde nasıl olur, bilemem
Yetmiş beş’te öyle erken ölemem.
Seksenimde artık mutlu gülemem,
Doksanımda şu bağrımı delerdim.

Yüz yaşımda derilerim buruşur,
Yüz on yaşta biraz aklım karışır,
Yüz yirmi’de Azrail’le görüşür;
Bir bakmışsın aklını da çelerdim.

Acep görsem nasıl olur yüz otuz?
Yüz kırk desem karışır mı bala tuz?
Anlaşırsak yüz elli’yi buluruz,
Bindebir’im Yaradan’dan dilerdim.

Ozan Bindebir
Kayıt Tarihi : 4.2.2025 15:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Not: Kendi hayatımdan kesitlerle 65 yaşıma kadar olan yaşamım kronolojik olarak anlatılmış ve 65 yaş sonrası artık hayalî bir anlatımdır. Bence “biyografik yaşnâme” denilebilir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!