aslında ben anlat(a) madım
lüzumlu bir şarkının
lüzumsuz biri tarafından söylenmesi gibiydi
insan hayatı
//hiçbir şey ölümlü değil, gerçek//
-Platon’un aklından alıntı-
yine gün doğmak üzere
bu karanlık geceye
kimden yardım istesem bir adım geri
-kendim dahil-
anlıyor musun?
çaresiz sürükleniyor
bugün cuma mıydı? yoksa pazar mı olmalı?
sırtımın kavislerinden ölü bir ağız çıkıyor
konuşabildiği kadar alkollü ve votka kokuyor
dudakları, ağzı tamamen küfelik
saçları hafif boynunda yüzüyle sevişiyor
gece teslim almış ellerini
ahh sevinç ve üzüntü nasıl bir arada
doğumgünün gelmiş hayret
hangi arada?
(insan doğum gününde çalıştırılmamalı
karşıyım...)
... yoğunsun biliyorum bu arada
! ! ! Mutluluk! ! !
Sen hayatın
En işveli
En cilveli
En ucuz
En pahalı
İpek yolu kadardı bazen yürüdüğümüz yollar
İnsanlar kervan misaliydi
Ve
Göçenler vardı şehir şehir, ülke ülke…
Biz göçebe değildik, yol alırdık birbirimize
Yürürdük zamanlı telaşlarımızda,
diyet niyetine
verdikten sonra elini
alabildi elinin parasıyla
evini...
ve
o günden beri
Kalk! !
acılar yaşanır ancak
bir acıdan, bin sevda doğar
yüzüme bak...
her sevdayı acıtan adam
düşünme bu aşkı yak
Sen yüzümün bir hüznünde eriyen adam
Sen yüreğimin bir kıvılcımında yanan
Özleminden –eğer- senin uzaksam
Ya sen yalan, ya aşkın yalan
dünyaları yüklenip
sırtına
güya ceza niyetine
taşırmış
zamanın birinde
bir tanrı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!