Avuçları yüzünde gözyaşı döken yaşlı kadın
Şaşmaktan bıkmış feleğin işine
Bir oğlu kör kurşuna kurban gitmiş
Oğlunun elleri gibi üşüyor elleri
Karanlığa küfürler savuruyor
Yıldızsız gecede,
Parmakları donmak üzere oğlunun
Hüzün oğlunun parmaklarında değil
Sadece annenin yüreğinde,
Çocuğunu göremeyecek yaşlı gözlerde.
Küfürler savuran dudaklarda.
Kırış kırış yüzünü ellerine yaslayan anne
Aslan parçasının sıcaklığını duyuyor yanaklarında.
Oğlunun elleri gibi üşürken elleri,
Erkeği geliyor aklına zamansız.
Ekmek parasına makinaların dişlileri arasında eziliyor elleri,
Erkeğinin elleri gibi kanıyor yüreği.
Boğazında ilmek, asılmış duruyor odanın ortasında.
Bütün yükü sırtından atmak isteyen erkeği,
Tüm ihtişamıyla yükleniyor yükü boynuyla
Bir kızı sefaletin utancından kocaya kaçıyor umarsızca,
mahkum ediliyor utanç cezasına, aldırmıyor.
Öteki annesinin dizinin dibinde
sıyırmış kafayı
Bakıyor boş boş dünyaya.
Damlaları akıtıp içine
Avuçları yüzünde gözyaşı döken yaşlı kadın
Şaşmaktan bıkmış feleğin işine
Ağlıyor, ağlıyor…
Geçmişin karanlığına dikiyor derken gözlerini
Ve geleceğin karanlığına,
Dilinin ucuna yapışıyor sözcükler
Bir küfür savuruyor boşluğa karanlık, soğuk,
Ve dört nala koşan atlar geçiyor odanın tam ortasından
Yeleleri okşuyor yaşlı kadının kırışmış alnını
Derken bir tipi başlıyor çetin mi çetin,
Rüzgara sırtını dayıyor çaresiz,
Başındaki tülbenti savruluyor havada
Elini uzatıyor ulaşamıyor,
Bembeyaz örtü bir güvercin olup
Uçuyor karanlığın içine çığlık çığlığa
Yüreği sızlıyor annenin ve üşüyor
Dizi dibinde oturan kızı titriyor.
Şaşmaktan bıkmış feleğin işine
Ağlıyor, ağlıyor…
Kayıt Tarihi : 26.7.2009 19:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!